Günlük hayatımızın olağan akışından uzaklaştığı noktalarda, kayda değer bulunan ışıltıların zihnimdeki yansımaları, bir günlük değil eksikleriyle akılda kalanlar.
▼
31 Aralık 2012 Pazartesi
2013
2013 yılının ailemize, sevdiklerimize, eşimize dostumuza ahbabımıza, mesai arkadaşlarımıza, sevenlere sevilenlere, fakirlere zenginlere, evlilere evsizlere kısacası tüm insanlığa ve ülkelere ama özellikle güzel Türkiye'me ve güzel insanlarına barış mutluluk ve huzur getirmesini ve insana özel erdemlerin bir önceki yıla göre daha gelişmiş olmasını dilerim.
19 Aralık 2012 Çarşamba
Silahlanmaya HAYIR
KIZÇOCUĞU
Kapıları çalan benim
kapıları birer birer.
Gözünüze görünemem
göze görünmez ölüler.
Hiroşima'da öleli
oluyor bir on yıl kadar.
Yedi yaşında bir kızım,
büyümez ölü çocuklar.
Saçlarım tutuştu önce,
gözlerim yandı kavruldu.
Bir avuç kül oluverdim,
külüm havaya savruldu.
Benim sizden kendim için
hiçbir şey istediğim yok.
Şeker bile yiyemez ki
kâat gibi yanan çocuk.
Çalıyorum kapınızı,
teyze, amca, bir imza ver.
Çocuklar öldürülmesin
şeker de yiyebilsinler.
Nâzım HİKMET
10 Aralık 2012 Pazartesi
TT Net ve genel olarak müşteri taciz politikaları
Son bir ay içerisinde 3 kez TT Net tarafından arandım, bir yılda kaç kez arandığımı hatırlamak zor. Her arayan kişi tarifemi bir üst pakete sadece 21 lira farkla yükseltmek istediğini söylüyor. Ben de her arayana; arkadaş ben sizden aldığım internet hizmetinden memnun değilim, önce verilen hizmeti düzeltin sonra bakarız diyorum. Onlar ise; beyefendi o konu bizi ilgilendirmez, siz onun için müşteri hizmetlerini arayın, biz size daha çok paranızı bir hiç uğruna alarak kapsamlı!!! bir internet hizmeti sunmak istiyoruz diyorlar.
Vallahi şaştım, müşteri memnun değil bunlar ise yüzsüzlüğü ele almışlar, biraz daha para verin diyorlar. Memleketimdeki servis satışı yapan şirketlere TTNET özelinde yuh diyorum, başka da bir şey demiyorum.
Bu yazının akşamı saat 19:00 civarı, uyuyorum, uykumun en tatlı yeri veeee telefon acı acı çalıyor :) sıçrayarak uyanıyorum vee karşımızda 444 0 375 ttnet müşteri hizmetleri, telefonu yüzlerine kapıyorum yada kapattığımı sanıyorum. Neden kapattığımı sanıyorum çünkü bu tür kurumlar yüzsüzlüğü o kadar ele almışlar ki çağrı merkezi çalışanları için telefonlar rassal olarak otomatik aranıyor karşıdaki kurban telefonu açınca çağrı merkezi elemanlarından uygun olanın telefonu çalıyor ve o kişi de ahizeyi kaldırarak sizinle görüşüyor. Bu kapitalizmin vahşi halinde ahlak diye bir şey yok. Çalışanlarda köle mal veya hizmet satın alanlarda paçavra değerinde. Sadece ve sadece şirketin karlılığı önemli, hal böyle olunca insanların gitgide insanlıktan uzaklaşmaları gayet normal.
Size, ailenize, çevrenize sizin değer verdiklerinize değerlerinize karşı bu kadar zalim, bu kadar lakayıt ve bu kadar duyarsız kurum ve kuruluşlarla karşı karşıya kaldığınızda ne olur? kızarsınız, kinlenirsiniz, öfke birikir.. kime karşı? kurum ve kuruluşlara karşı olamaz çünkü onlar şahıs değil, insanların karşılarında somut bir varlık görmeleri gerekiyor ki ona kızabilsin..sonuç ne oluyor? diğer insanlara öfkesini boşaltıyor, sokaklarda insanlar bir diğerini canice öldürüyor, mesela trafikte sık oluyor..sizce bunun sebebi gerçekten karşıdaki araçtaki kişinin yaptığı saygızısılık olabilirmi, olsa da ne kadar olur hiç düşündünüzmü.
Kurumların ve bu kurumların sahiplerinin bu işleri düşünmediği kesin, ama şu da var ki bu insanlar toplum içerisinde istedikleri kadar rahat yaşayamıyorlar. Yanlarında özel güvenlikleri, şoförleri, asistanları vb olmadan dışarı çıkamıyorlar.
Bu tür bir dünya sonuçta bazılarının çok kazanmasına yardımcı olacaksa da, insanlık açısından gelecekte demokrasinin daha da azalacağını ve baskıcı yönetim ve yöntemlerin daha da gelişeceğini düşüntürtüyor.
Vallahi şaştım, müşteri memnun değil bunlar ise yüzsüzlüğü ele almışlar, biraz daha para verin diyorlar. Memleketimdeki servis satışı yapan şirketlere TTNET özelinde yuh diyorum, başka da bir şey demiyorum.
Bu yazının akşamı saat 19:00 civarı, uyuyorum, uykumun en tatlı yeri veeee telefon acı acı çalıyor :) sıçrayarak uyanıyorum vee karşımızda 444 0 375 ttnet müşteri hizmetleri, telefonu yüzlerine kapıyorum yada kapattığımı sanıyorum. Neden kapattığımı sanıyorum çünkü bu tür kurumlar yüzsüzlüğü o kadar ele almışlar ki çağrı merkezi çalışanları için telefonlar rassal olarak otomatik aranıyor karşıdaki kurban telefonu açınca çağrı merkezi elemanlarından uygun olanın telefonu çalıyor ve o kişi de ahizeyi kaldırarak sizinle görüşüyor. Bu kapitalizmin vahşi halinde ahlak diye bir şey yok. Çalışanlarda köle mal veya hizmet satın alanlarda paçavra değerinde. Sadece ve sadece şirketin karlılığı önemli, hal böyle olunca insanların gitgide insanlıktan uzaklaşmaları gayet normal.
Size, ailenize, çevrenize sizin değer verdiklerinize değerlerinize karşı bu kadar zalim, bu kadar lakayıt ve bu kadar duyarsız kurum ve kuruluşlarla karşı karşıya kaldığınızda ne olur? kızarsınız, kinlenirsiniz, öfke birikir.. kime karşı? kurum ve kuruluşlara karşı olamaz çünkü onlar şahıs değil, insanların karşılarında somut bir varlık görmeleri gerekiyor ki ona kızabilsin..sonuç ne oluyor? diğer insanlara öfkesini boşaltıyor, sokaklarda insanlar bir diğerini canice öldürüyor, mesela trafikte sık oluyor..sizce bunun sebebi gerçekten karşıdaki araçtaki kişinin yaptığı saygızısılık olabilirmi, olsa da ne kadar olur hiç düşündünüzmü.
Kurumların ve bu kurumların sahiplerinin bu işleri düşünmediği kesin, ama şu da var ki bu insanlar toplum içerisinde istedikleri kadar rahat yaşayamıyorlar. Yanlarında özel güvenlikleri, şoförleri, asistanları vb olmadan dışarı çıkamıyorlar.
Bu tür bir dünya sonuçta bazılarının çok kazanmasına yardımcı olacaksa da, insanlık açısından gelecekte demokrasinin daha da azalacağını ve baskıcı yönetim ve yöntemlerin daha da gelişeceğini düşüntürtüyor.
7 Aralık 2012 Cuma
Kadına karşı şiddet
Ülkemizdeki önemli sorunlardan birisi olan kadına karşı şiddet için herkesin üstüne düşeni yapması tartışılmaz bir gerekliliktir. Toplum genelinde insanlar hep bir şeyler yapmayı, iyi şeyler yapmayı isterler. İyi şeylerin yapılabilmesi için kişinin tek başına gösterebileceği çabaların ( kişi çok güçlü ve etkili değilse) yetersiz kalacağı aşikardır. Bu noktadan hareketle hepimizin ortak hareket etmesi gerekmektedir. Kişisel görüşüme göre evrimini tamamlama yolunda hareket eden insanın en öncelikli adımı şiddetin her türlüsüne karşı olmakla başlamaktadır. Tüm canlılara karşı şiddet uygulanması yanlıştır, şiddet uygulanmasına seyirci kalmakta yanlıştır.
Sizlerde aşağıdaki harekete destek vererek en azından sizin için küçük ve fakat insanlık adına büyük bir adım atmış olabilirsiniz. Yapılması beklenen 6643'e faturalı cep telefonlarından ( Türkcell veya Vodafone ) konu kısmında AIS yazan bir mesaj göndermeniz. Böylece 5 lira bağışlamış olacaksınız ve vereceğiniz destek ile şiddete maruz kalan kadınlara hukuki ve psikolojik destek sağlanacak.
http://www.siddetekarsiyuzbinsms.com/
http://aileicisiddeteson.com/
Sizlerde aşağıdaki harekete destek vererek en azından sizin için küçük ve fakat insanlık adına büyük bir adım atmış olabilirsiniz. Yapılması beklenen 6643'e faturalı cep telefonlarından ( Türkcell veya Vodafone ) konu kısmında AIS yazan bir mesaj göndermeniz. Böylece 5 lira bağışlamış olacaksınız ve vereceğiniz destek ile şiddete maruz kalan kadınlara hukuki ve psikolojik destek sağlanacak.
http://www.siddetekarsiyuzbinsms.com/
http://aileicisiddeteson.com/
5 Aralık 2012 Çarşamba
Zümrüt Tabletler
Her şey BİR'den oluştu;
her şey birin tezahürüdür.
Birçok Tanrı olduğunu mu sanıyorsun?
Bu, saçmadır: Tanrı BİR' dir.
Hermesin zumrut tabletlerinden... İlk inisiyelerden.. daha genis bilgi icin EVOLA Julius , The Hermetic Tradition , Inner Traditions International , Vermont, 1994
FONTANA David, The Secret Language of Symbols , Pavilion Books , London , 1993
her şey birin tezahürüdür.
Birçok Tanrı olduğunu mu sanıyorsun?
Bu, saçmadır: Tanrı BİR' dir.
O, bir sayısı gibi tamdır,
O, kendisi kalır.
O, bütündür;
O, her şeyi içerir.
O, BİR'dir, iki değil.
O bütündür, çokluk değil.
O, kusursuzdur, bozulmaz ve ebedidir.
O, yücelerin yücesi Mutlak Hakikat'tir.
* * *
Sadece insanda vardır ikili tabiat.
Ruhların hepsinin de tabiatı birdir.
Ne erkek ne dişidir onlar.
Varlığın ilk adımı,
mücadele etmektir nefsiyle.
Uzun bir birlik davasıdır bu…
Birleştirmek isterken biri,
ayırmak ister diğeri.
* * *
Mükemmel işleyen evren,
sayıların gücüyle düzenlenmiştir.
* * *
İlahlar ikiliği bir etmiş insanlardır.
İnsanlar ise birliği bilmek için
ikiliği yaşayan henüz çocuk ilahlardır.
* * *
Sözler tek başına
aktaramaz ‘hakikat’i.”
* * *
Bir ruh bedenini terk ettiğinde,
gözden geçirir yaşamını, ilahların huzurunda.
* * *
Şimdi, geçmişten doğar;
gelecek ise şu andan.”
* * *
Hiç kimse kurtulmuş olamaz,
Yeryüzünde tekrar tekrar doğmamaya kadar.
Tekrar doğmamak istiyorsan eğer,
Temizle kendini maddenin akıl dışı ıstıraplarından.
* * *
O, her şeyin ilkidir
Ve başlangıcı olmayandır.
O her şeyin köküdür
ve kaynağıdır.
O’nu tanımlamak imkansız
ve O’na hiçbir ad verilemez.
O, çok yücedir,
adıyla anılmayacak kadar.
* * *
İkinci doğuşunda (inisiyasyonlardaki ikinci doğuş) bir insan,
değildir artık üç boyutlu bir beden.
* * *
Aslında, görünmeyen O,
kendileri de görünmez olan
düşüncelerle görülebilir yalnızca.
O’nun görünmez olduğunu mu sanıyorsun?
Bunu söyleme sakın!
O’ndan daha görünür değildir hiçbir şey.
O her şeyi yaratmıştır;
işte onlar vasıtasıyla görebilirsin O’nu.
Her şeyde gösterir kendisini böylece.
O, yarattıkları vasıtasıyla bilinir.
Yarattıkları görülebildiğinden dolayı,
görebiliriz Yaratıcı’yı.
Gözlerinle görmek için O’nu,
mükemmel düzenine bak evrenin;
algıladığın her şeyi yöneten
zorunlu yasalara ve
olan ve olacak olan her şeyin
mükemmelliğine bak!
Uzayda kendine verilen yerde dolaşır her yıldız.
Niçin bütün yıldızlar aynı yolu izlemezler?
Her birinin yerini tayin eden kimdir?
Bunların yapımcısı ve sahibi olmalıdır birisi.
Mümkün değildir tesadüfen ortaya çıkmaları.
Düzen tümüyle yaratılmış olmalıdır mutlaka.
Ölçüye sığmayan sadeceEvola Jul
ortaya çıkandır ‘tesadüfen’.
Oysa düzensizlik bile tâbidir, Âlemler’in Sahibi’ne.
* * *
Saflık koşusunu tamamlamışsa eğer,
ruh tırmanır o zaman,
geçerek gök katlarından.
Soyunmuşsa yüklendiği her şeyden,
sahibidir şimdi gerçek gücünün
ve çıkabilecektir artık sekizinci göğe.
Işık bedenli bir varlık olarak,
O’na hizmet etmek için.
* * *
Kozmoz’un özü mükemmel düzendir;
zamanın özü devinimdir.
Ama O, devimsizdir her zaman,
sonsuz ve değişmezdir.
Devimsiz devindiricidir O.
Gizli olan O,
apaçıktır bütün eserlerinde.
Ama ‘Kader İlahesi’dir,
her şeyi değiştiren
doğal gelişim yasasına göre,
yaratan sürekli
değişmez Hakikat’ten,
hiç durmadan değişen dünyayı.
Yasaların icapları çerçevesinde
işler doğayı
tükeniş ve yeniden oluşlarla
ve yaratılışı sürekli tekrarlayarak
kendi bilgeliğini ortaya koyar.
* * *
Güneş bir suretidir sadece,
göklerden yüce olan yaratıcının.
* * *
Haydi dinleyiniz çamurdan insanlar!
Bir an düşün,
nasıl oluştuğunu ana rahminde.
Aklına getir o usta işçiliği
ve ara o sanatçıyı,
böyle güzel bir görüntüye şekil veren.
Kim çizdi göz yuvalarını?
Kim açtı burun deliklerini, kulaklarını ve ağzını?
Kim uzattı sinirlerini ve sıkıca bağladı?
Kim yaptı kemiklerini
ve etini deriyle örttü?
Kim ayırdı parmaklarını
ve düzleştirdi tabanlarını?
Kim hazırladı kalbini
ve boşluklar bıraktı ciğerlerinde?
Kim görünür kıldı güzelliğini
ve sakladı bağırsaklarını içeride?
Kaç çeşit beceri kullanıldı
ve kaç tane sanat eseri yaratıldı
oluşturmak için bir insanı?
* * *
Bütün formlar şekil verir maddeye
ve ruh kudreti sürekli değiştirir onları
bir halden diğerine.
* * *
Hangi ateş yanar kirlilik gibi?
Göremiyor musun hala,
Saf olmayan ruhun katlandığı ıstırapları…”
* * *
Toprağı ateşten ayıracaksın,
sübtil olanı kalın olandan!...
* * *
Fiziksel alem süptil alemin aynasıdır
* * *
Kendinizi dönüştüremedikçe,
hiç bir şeyi dönüştüremezsiniz.
* * *
Yukarısı aşağıya,
aşağıdaki Yukarıdaki’ne benzer
* * *
Her şey titreşmektedir. Hiçbir şey durağan değildir. Her şey alçalır ve yükselir, her şey bir sarkaç gibi hareket eder. Her nedenin bir etkisi, bir sonucu vardır; her sonucun da bir nedeni. Her şey yasaya uygun vuku bulur. Rastlantı, bilinmeyen bir yasaya verilen bir addan başka bir şey değildir.
O, kendisi kalır.
O, bütündür;
O, her şeyi içerir.
O, BİR'dir, iki değil.
O bütündür, çokluk değil.
O, kusursuzdur, bozulmaz ve ebedidir.
O, yücelerin yücesi Mutlak Hakikat'tir.
* * *
Sadece insanda vardır ikili tabiat.
Ruhların hepsinin de tabiatı birdir.
Ne erkek ne dişidir onlar.
Varlığın ilk adımı,
mücadele etmektir nefsiyle.
Uzun bir birlik davasıdır bu…
Birleştirmek isterken biri,
ayırmak ister diğeri.
* * *
Mükemmel işleyen evren,
sayıların gücüyle düzenlenmiştir.
* * *
İlahlar ikiliği bir etmiş insanlardır.
İnsanlar ise birliği bilmek için
ikiliği yaşayan henüz çocuk ilahlardır.
* * *
Sözler tek başına
aktaramaz ‘hakikat’i.”
* * *
Bir ruh bedenini terk ettiğinde,
gözden geçirir yaşamını, ilahların huzurunda.
* * *
Şimdi, geçmişten doğar;
gelecek ise şu andan.”
* * *
Hiç kimse kurtulmuş olamaz,
Yeryüzünde tekrar tekrar doğmamaya kadar.
Tekrar doğmamak istiyorsan eğer,
Temizle kendini maddenin akıl dışı ıstıraplarından.
* * *
O, her şeyin ilkidir
Ve başlangıcı olmayandır.
O her şeyin köküdür
ve kaynağıdır.
O’nu tanımlamak imkansız
ve O’na hiçbir ad verilemez.
O, çok yücedir,
adıyla anılmayacak kadar.
* * *
İkinci doğuşunda (inisiyasyonlardaki ikinci doğuş) bir insan,
değildir artık üç boyutlu bir beden.
* * *
Aslında, görünmeyen O,
kendileri de görünmez olan
düşüncelerle görülebilir yalnızca.
O’nun görünmez olduğunu mu sanıyorsun?
Bunu söyleme sakın!
O’ndan daha görünür değildir hiçbir şey.
O her şeyi yaratmıştır;
işte onlar vasıtasıyla görebilirsin O’nu.
Her şeyde gösterir kendisini böylece.
O, yarattıkları vasıtasıyla bilinir.
Yarattıkları görülebildiğinden dolayı,
görebiliriz Yaratıcı’yı.
Gözlerinle görmek için O’nu,
mükemmel düzenine bak evrenin;
algıladığın her şeyi yöneten
zorunlu yasalara ve
olan ve olacak olan her şeyin
mükemmelliğine bak!
Uzayda kendine verilen yerde dolaşır her yıldız.
Niçin bütün yıldızlar aynı yolu izlemezler?
Her birinin yerini tayin eden kimdir?
Bunların yapımcısı ve sahibi olmalıdır birisi.
Mümkün değildir tesadüfen ortaya çıkmaları.
Düzen tümüyle yaratılmış olmalıdır mutlaka.
Ölçüye sığmayan sadeceEvola Jul
ortaya çıkandır ‘tesadüfen’.
Oysa düzensizlik bile tâbidir, Âlemler’in Sahibi’ne.
* * *
Saflık koşusunu tamamlamışsa eğer,
ruh tırmanır o zaman,
geçerek gök katlarından.
Soyunmuşsa yüklendiği her şeyden,
sahibidir şimdi gerçek gücünün
ve çıkabilecektir artık sekizinci göğe.
Işık bedenli bir varlık olarak,
O’na hizmet etmek için.
* * *
Kozmoz’un özü mükemmel düzendir;
zamanın özü devinimdir.
Ama O, devimsizdir her zaman,
sonsuz ve değişmezdir.
Devimsiz devindiricidir O.
Gizli olan O,
apaçıktır bütün eserlerinde.
Ama ‘Kader İlahesi’dir,
her şeyi değiştiren
doğal gelişim yasasına göre,
yaratan sürekli
değişmez Hakikat’ten,
hiç durmadan değişen dünyayı.
Yasaların icapları çerçevesinde
işler doğayı
tükeniş ve yeniden oluşlarla
ve yaratılışı sürekli tekrarlayarak
kendi bilgeliğini ortaya koyar.
* * *
Güneş bir suretidir sadece,
göklerden yüce olan yaratıcının.
* * *
Haydi dinleyiniz çamurdan insanlar!
Bir an düşün,
nasıl oluştuğunu ana rahminde.
Aklına getir o usta işçiliği
ve ara o sanatçıyı,
böyle güzel bir görüntüye şekil veren.
Kim çizdi göz yuvalarını?
Kim açtı burun deliklerini, kulaklarını ve ağzını?
Kim uzattı sinirlerini ve sıkıca bağladı?
Kim yaptı kemiklerini
ve etini deriyle örttü?
Kim ayırdı parmaklarını
ve düzleştirdi tabanlarını?
Kim hazırladı kalbini
ve boşluklar bıraktı ciğerlerinde?
Kim görünür kıldı güzelliğini
ve sakladı bağırsaklarını içeride?
Kaç çeşit beceri kullanıldı
ve kaç tane sanat eseri yaratıldı
oluşturmak için bir insanı?
* * *
Bütün formlar şekil verir maddeye
ve ruh kudreti sürekli değiştirir onları
bir halden diğerine.
* * *
Hangi ateş yanar kirlilik gibi?
Göremiyor musun hala,
Saf olmayan ruhun katlandığı ıstırapları…”
* * *
Toprağı ateşten ayıracaksın,
sübtil olanı kalın olandan!...
* * *
Fiziksel alem süptil alemin aynasıdır
* * *
Kendinizi dönüştüremedikçe,
hiç bir şeyi dönüştüremezsiniz.
* * *
Yukarısı aşağıya,
aşağıdaki Yukarıdaki’ne benzer
* * *
Her şey titreşmektedir. Hiçbir şey durağan değildir. Her şey alçalır ve yükselir, her şey bir sarkaç gibi hareket eder. Her nedenin bir etkisi, bir sonucu vardır; her sonucun da bir nedeni. Her şey yasaya uygun vuku bulur. Rastlantı, bilinmeyen bir yasaya verilen bir addan başka bir şey değildir.
Hermesin zumrut tabletlerinden... İlk inisiyelerden.. daha genis bilgi icin EVOLA Julius , The Hermetic Tradition , Inner Traditions International , Vermont, 1994
FONTANA David, The Secret Language of Symbols , Pavilion Books , London , 1993
2 Kasım 2012 Cuma
1 Kasım 1928 Türk Harf Devrimi
YENİ TÜRK HARFLERİN KABULÜ
Cumhuriyet Dönemi'nin en
önemli inkılâplarından birisi de Harf İnkılâbı'dır.
Türkler, tarih boyunca
değişik alfabeler kullanmışlardır. Türklerin kullandığı ilk alfabe, Göktürk
Alfabesi'dir. Bu alfabe aynı zamanda ilk millî alfabemizdir. Bundan sonra Uygur
Türkleri kendilerine mahsus bir alfabe kullandılar. İslâmiyet'in kabulünden
sonra Arap Alfabesi kullanılmaya başlandı. Arap harfleri, Türk Dili için uygun
değildi.
İlerlemenin önündeki en
büyük engel cehaletti. Milleti bu durumdan kurtarmaya kararlı olan Mustafa
Kemal, kurtuluşun yolunu da şu sözü ile gösterdi: "Büyük Türk milleti,
cehaletten az emekle kısa yoldan ancak; kendi güzel ve asil diline kolay uyan
böyle bir vasıta ile sıyrılabilir. Bu okuma yazma anahtarı ancak Lâtin
esasından alınan Türk alfabesidir."
Okur-yazarlığı yaymak ve
cehaleti kısa zamanda gidermek için, Atatürk'ün emriyle bir komisyon kurulup
yeni Türk alfabesi hazırlandı. Harf İnkılâbı'nın ilk müjdesini Mustafa Kemal 8
Ağustos 1928'de, İstanbul'daki Sarayburnu Parkı'nda halka şöyle duyurdu:
"Arkadaşlar, bizim güzel ahenkli zengin dilimiz yeni Türk harfleri ile
kendini gösterecektir. ... Yeni Türk harflerini çabuk öğrenmelidir. Vatandaşa,
kadına, erkeğe, hamala, sandalcıya öğretiniz. Bunu vatanperverlik ve
milliyetperverlik vazifesi biliniz. Bu vazifeyi yaparken düşününüz ki bir milletin,
bir toplumun yüzde onu okuma yazma bilir, yüzde sekseni bilmezse, bundan insan
olanlar utanmalıdır."
Bundan sonra yeni Türk
harflerinin yaygınlaştırılması için bir seferberlik başlatıldı. Başöğretmen
Atatürk, yurt seyahatine çıkıp, kara tahta başında yeni Türk harflerini
vatandaşlara öğretti. Ankara'da toplanan öğretmenler birliği kongresinde,
öğretmenler, Atatürk'ün açtığı bu yeni yolda sabırla çalışacaklarına ant
içtiler. Üç ay gibi kısa bir zamanda inkılâp gerçekleşti,
1 Kasım 1928'de, yeni Türk
harflerinin kabulüne ilişkin kanun, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından
kabul edildi. Kanunun kabul edilmesinden sonra geniş halk kitlelerine okuma
yazma öğretmek üzere "Millet Mektepleri" açıldı.
Atatürk, Millet Mektepleri
Başöğretmeni ilân edildi (24 Kasım 1928).
Böylece, eğitim ve kültür
hayatımızda yeni bir dönem başlamış oldu.
(MEB Sitesinden alıntıdır)
31 Ekim 2012 Çarşamba
Can Yücel'den Bir Şiir - BAYRAM
Nefes almak bayramdır mesela; günün birinde soluksuz kalınca anlar insan...
Görmenin nasıl bir bayram olduğunu karanlık öğretir; sevmeninkini yalnızlık...
Sızlamayan her organ, hele de burun direği bayramdır.
Bayramdır, elden ayaktan düşmemek, zihinden önce bedeni kaybetmemek, kurda kuşa yem olmayıp ‘Çok şükür bugünü de gördük’ diyebilmek...
Sevdiklerinle geçen her gün bayramdır.
Küsken barışmak, ayrıyken kavuşmak, suskunken konuşmak bayramdır.
Bir kitabı bitirmek, bir binayı bitirmek, bir okulu bitirmek, kâbuslu bir rüyayı, kodeste ağır cezayı bitirmek bayramdır.
Yoğun bakımda sancılı geceyi ya da kangren olmuş bir ilişkiyi bitirmek de öyle...
Vuslat da bayramdır öte yandan...
Endişe içinde beklediğinden mektup almak, telefonda ansızın sesini duymak, deli gibi burnunda tütenin boynuna sarılmak bayramdır.
En acıktığın anda dumanı tüten bir somunun köşesini bölmek, korktuğunda güvendiğine sarılabilmek, dara düştüğünde dost kapısını çalabilmek bayramdır.
Bir sürpriz paketinden çıkan hediye, tatlı bir şekerlemede üstüne serilen battaniye, saçlarını müşfik bir sevgiyle okşayan anne bayramdır.
‘Ona güvenmiştim, yanılmamışım’ sözü bayramdır.
Hiç aldatmamış, aldanmamış olmak bayram...
Yeni bir sözcük öğrenmek, bir tünelin sonuna gelmek, müzmin bir işin kapısını çarpıp uzun bir yola çıkıvermek bayramdır.
Zorluklara tek başına göğüs gerebilmek, gereğinde haksızlığın üstüne yalın kılıç yürüyebilmek bayramdır.
Yeni eve asılan basma perdeler, alın teriyle kazanılmış ilk rızkın konduğu çerçeveler, yüklü bir borcun son taksiti ödenirken sıkılan eller bayramdır.
Evde yalnızlığı noktalayan insan nefesi, akşam kapıda karşılayan yavuklu busesi, sevdalı bir elin tende gezmesi, nice adağın ardından çınlayan çocuk sesi bayramdır.
Sonrasında gelen ilk diş bayramdır, ilk söz bayram, ilk adım, ilk yazı, ilk karne bayram...
Güne gülümseyerek başlamak bayramdır.
‘İyi ki yanımdasın’ bayram, ‘Her şeyi sana borçluyum’ bayram,
‘Hiç pişman değilim’ bayram...
Evlatların mürüvvetini görebilmek, eve dolu bir torbayla gidebilmek, konu komşuyla yarenlik edebilmek, akşamları eskimeyen bir keyifle çay demleyebilmek bayramdır...
Zamanı donduran eski fotoğraflara nedametsiz bakabilmek, altı çizilmiş eski kitapları aynı inançla okuyabilmek, yol arkadaşlarının yüzüne utanmadan bakabilmek bayramdır...
Alnı açık yaşlanmak bayramdır; ulu bir çınar gibi ayakta ölebilmek bayram...
Bunların kadrini bilirseniz, kıymet bilmeyi öğrenirseniz her gününüz bayram olur.
Meraklanmayın, öyledir diye size deli demezler.
Deseler de böyle delilik, bayram artığı günlerdeki nankör akıllılıktan evladır.
Can YÜCEL
Görmenin nasıl bir bayram olduğunu karanlık öğretir; sevmeninkini yalnızlık...
Sızlamayan her organ, hele de burun direği bayramdır.
Bayramdır, elden ayaktan düşmemek, zihinden önce bedeni kaybetmemek, kurda kuşa yem olmayıp ‘Çok şükür bugünü de gördük’ diyebilmek...
Sevdiklerinle geçen her gün bayramdır.
Küsken barışmak, ayrıyken kavuşmak, suskunken konuşmak bayramdır.
Bir kitabı bitirmek, bir binayı bitirmek, bir okulu bitirmek, kâbuslu bir rüyayı, kodeste ağır cezayı bitirmek bayramdır.
Yoğun bakımda sancılı geceyi ya da kangren olmuş bir ilişkiyi bitirmek de öyle...
Vuslat da bayramdır öte yandan...
Endişe içinde beklediğinden mektup almak, telefonda ansızın sesini duymak, deli gibi burnunda tütenin boynuna sarılmak bayramdır.
En acıktığın anda dumanı tüten bir somunun köşesini bölmek, korktuğunda güvendiğine sarılabilmek, dara düştüğünde dost kapısını çalabilmek bayramdır.
Bir sürpriz paketinden çıkan hediye, tatlı bir şekerlemede üstüne serilen battaniye, saçlarını müşfik bir sevgiyle okşayan anne bayramdır.
‘Ona güvenmiştim, yanılmamışım’ sözü bayramdır.
Hiç aldatmamış, aldanmamış olmak bayram...
Yeni bir sözcük öğrenmek, bir tünelin sonuna gelmek, müzmin bir işin kapısını çarpıp uzun bir yola çıkıvermek bayramdır.
Zorluklara tek başına göğüs gerebilmek, gereğinde haksızlığın üstüne yalın kılıç yürüyebilmek bayramdır.
Yeni eve asılan basma perdeler, alın teriyle kazanılmış ilk rızkın konduğu çerçeveler, yüklü bir borcun son taksiti ödenirken sıkılan eller bayramdır.
Evde yalnızlığı noktalayan insan nefesi, akşam kapıda karşılayan yavuklu busesi, sevdalı bir elin tende gezmesi, nice adağın ardından çınlayan çocuk sesi bayramdır.
Sonrasında gelen ilk diş bayramdır, ilk söz bayram, ilk adım, ilk yazı, ilk karne bayram...
Güne gülümseyerek başlamak bayramdır.
‘İyi ki yanımdasın’ bayram, ‘Her şeyi sana borçluyum’ bayram,
‘Hiç pişman değilim’ bayram...
Evlatların mürüvvetini görebilmek, eve dolu bir torbayla gidebilmek, konu komşuyla yarenlik edebilmek, akşamları eskimeyen bir keyifle çay demleyebilmek bayramdır...
Zamanı donduran eski fotoğraflara nedametsiz bakabilmek, altı çizilmiş eski kitapları aynı inançla okuyabilmek, yol arkadaşlarının yüzüne utanmadan bakabilmek bayramdır...
Alnı açık yaşlanmak bayramdır; ulu bir çınar gibi ayakta ölebilmek bayram...
Bunların kadrini bilirseniz, kıymet bilmeyi öğrenirseniz her gününüz bayram olur.
Meraklanmayın, öyledir diye size deli demezler.
Deseler de böyle delilik, bayram artığı günlerdeki nankör akıllılıktan evladır.
Can YÜCEL
28 Ekim 2012 Pazar
Atlantis Sirki Merter
Dün akşam yeni gelen bir sirki izlemeye gittik. İsmi Atlantis Sirki orijinal ismi Aquatic Circus, Portekizli bir sirk. Çok geniş bir kadroya sahip değiller, toplamda 10 kişi ya var ya yok, bir kaç tır ile hareket ediyorlar. Köpekbalıkları, penguenler, fok balıkları ve sibirya kaplanı gördük. Çeşitli gösteriler içerisinde en ilginci fok balıklarının gösterisiydi. Çok fazla palyaço boğulmamıştı, traplezdeki gösteri ve sirk sahibi Jorge Cardinali tarafından yapılan merdiven üzerindeki denge gösterisi bayağı heyecanlı anlar yaşattı.
Eğlenceli bir 2 saat geçirdik ve sıkılmadan izledik. İzlenilmesini öneririm, verdiğiniz paraya değer.
Eğlenceli bir 2 saat geçirdik ve sıkılmadan izledik. İzlenilmesini öneririm, verdiğiniz paraya değer.
25 Ekim 2012 Perşembe
Kurban Bayramı - 2012
Tüm inananların kurban bayramını kutlarım. Bu vesile ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Bahçelievler Belediyesinin kurban kesim yerleri dışında kurban kesilmemesi yönünde aldıkları kararı uygulayamadıkları, halen ortalıkta tuhaf kurban manzaralarının ve kana bulanmış insanların dolaşması çok üzücü.
21 Ekim 2012 Pazar
Sadabat sahnesi oyun İstanbul Efendisi
Bir ay kadar önce katıldığımız bir nikah töreninden çıkınca Sadabat sahnesinin tam önünde olduğumuz dikkatimizi çekti, yıllardır görmeyi istediğimiz fakat bir türlü göremediğimiz Lüküs Hayat oyunu için bilet sorduk, her zamanki gibi yine yoktu, bu arada yine çok izlendiğini ve beğenildiğini duyduğum İstanbul Efendisi oyununa bir bilet aldık. Bu akşam 20:15 itibarı ile salondaki yerimizi almıştık. Oyun 20:30 da başladı, müzikal bir oyun ama bütün şarkılar klasik Türk müziği eserleri, oyunun yazarı Musahipzade Celal, geçtiği dönem Lale Devri sonrasında Osmanlı Devleti. Sıkılmadan izledik, eserin orijinalini okumadığım için bir yorum yapamam ama oyuna yansıtılan konu pek öyle doyurucu değil ancak oyuncuların performansını çok beğendiğimizi söyleyebilirim. Salonda havalandırma sorunu vardı, sıcak ve havasızlık çok rahatsız ediciydi. İzlemeye değer..
19 Ekim 2012 Cuma
Cirque du soleil alegria hakkında
06 Ekim 2012 Cumartesi akşamı saat 20:00'de sergilenen performans için günler öncesinden biletimizi aldık. Daha önceki sirk tecrübemizi göz önüne alarak, kişi başı 56 lira olan en ucuz biletlerden almak bize daha doğru geldi. Etkinlik alanı olan Ora Arena Bayrampaşa'ya vardığımızda başlamaya 15 dakika kalmıştı, girdik ve sahnenin sol tarafında en tepede olan yerimize yerleştik. Yerimize kadar yapılan yönlendirmeler ve otopark hizmetinden memnun kaldık.
Gösteri biraz müzikal, biraz ses ve ışık oyunları ve palyaço gösterileri üzerinde yoğunlaşmış gibiydi. Traplez gösterileri ve Çin' li olduklarını düşündüğüm 2 kızın yaptığı cimnastik gösterileri gerçekten etkileyiciydi. Ancak tek kişilik çember çevirme performansı ve denge gösterisi pek o kadar bizi etkilemedi. Açıkcasını söylemek gerekirse daha önce izlediğimiz biraz daha profesyonellikten uzak bir görüntü veren Paris sirki tabiri caizse gösteri performansı açısından bunlara fark atar. Sürekli müzik ve palyaço gösterileri ile süreyi şişirmişler ancak gerekli heyecanı yakalayamamışlar. Benim görüşüm paranız ve zamanınız çoksa ve daha önce hiç sirke gitmediyseniz gidin. Değilse daha amatör ruh taşıyan Paris sirki geldiğinde onları izlemeye gidin, inanın çok daha memnun ayrılacaksınız.
Gösteri biraz müzikal, biraz ses ve ışık oyunları ve palyaço gösterileri üzerinde yoğunlaşmış gibiydi. Traplez gösterileri ve Çin' li olduklarını düşündüğüm 2 kızın yaptığı cimnastik gösterileri gerçekten etkileyiciydi. Ancak tek kişilik çember çevirme performansı ve denge gösterisi pek o kadar bizi etkilemedi. Açıkcasını söylemek gerekirse daha önce izlediğimiz biraz daha profesyonellikten uzak bir görüntü veren Paris sirki tabiri caizse gösteri performansı açısından bunlara fark atar. Sürekli müzik ve palyaço gösterileri ile süreyi şişirmişler ancak gerekli heyecanı yakalayamamışlar. Benim görüşüm paranız ve zamanınız çoksa ve daha önce hiç sirke gitmediyseniz gidin. Değilse daha amatör ruh taşıyan Paris sirki geldiğinde onları izlemeye gidin, inanın çok daha memnun ayrılacaksınız.
Darty şikayet
Evimizdeki buzdolabı 6-7 yıllık mesaisinin sonunda artık homurdanmaya başladığından kendisini emekliye ayırmak zorunda kaldık, yenisini almak üzere Darty Yenibosna mağazasına gittik. Daha öncede Darty Yenibosna mağğazasından alışveriş yapmıştık ve memnunduk. Gayet ilgili bir satış personeli elinden gelen yönlendirme ve yardımı yaparak bize Samsung marka bir buzdolabı sattı. Buraya kadar herhangi bir sorun yaşamadık, ödemesini yaptık ve teslimat için adres diğer bilgileri verdik. Özellikle teslimatın saat 17:00 veya sonrasında yapılması konusunda da anlaştıktan sonra mağazadan ayrıldık
Bir gün sonra sabah saat 08:45 telefonum çaldı, arayan kişi Darty adına teslimatı yapılacak buzdolabı için arıyorum dedi, ben tabii bu saatte işyerine gitmekte olduğum için kabul edemeyeceğimi söyledim ve saat 17:00 yada sonrasında teslimat istediğimi tekrar bildirdim. Ürün teslimatı yapılamadı deyip iade edilmiş, bekledim ne arayan var ne soran, tekrar aradım müşteri hizmetleri dinledi sonrasında yeni bir gün verdiler, o gün hafta sonu idi ve eşim evdeydi ancak başka bir sorunla karşılaşıldı, buzdolabı dış ambalajının büyüklüğünden ötürü eve girememişti. Samsung yetkili servisi taşıyıcıların dolabı ambalajdan çıkartarak içeriye sokulmasını kabul etmedi. Garanti kapsamından çıkar dediler, sonuçta dolap tekrar geri gitti :)
Sonrasında yine arayan soran yok, ben bir kaç tane mail Darty müşteri hizmetlerine ve hızımı alamayıp Darty'nin İngiltere'deki merkezine gönderdim. Kapı duvar, adamların bana verdiği bir otomatik cevap, şikayetiniz kayda alınmıştır, teşekkür ederiz.
Sonrasında yaklaşık 30 dakika cep telefonumdan Darty çağrı merkeziyle görüşerek ( herhalde Türkiye'de Turkcell ile iş ortağı olmuşlar:) ) güya cumartesi günü öğleden öncesi için anlaştık..Samsung çağrı merkezini de arayarak aldığım bilgiyi onlarla da paylaştım. Neyse Cumartesi sabah saat 11:00 telefonum çaldı uyandım, Samsung'cular arıyor, henüz gelmedi dedim. Neyse tekrar Darty çağrı merkezini arayıp bağırdım çağırdım, beni dinleyen çocuk evet mağduriyetinizi anlıyorum dedi, yani çocuğa helal olsun aldığı parayı hakediyor, zaten ben ne zaman çağrı merkezini arasam oradakilere siz konuştuklarımı üzerinize almayın derim :)
Herneyse sonunda ürün teslim edildi, servisste gelip kapının önünde ürünü ambalajından çıkartarak kurdu. Bu işlemlerin yapılması bir haftadan fazla sürdü. Buradan bir kez daha şunu anlıyorum, Darty, TeknoSa, Saturn ve ismi aklıma gelmeyen diğer teknoloji marketlerden ev eşyaları için alışveriş yapmayı düşünüyorsanız teslimatta karşılaşacağınız sorunları gözönünde bulundurmayı unutmayın.
Bir gün sonra sabah saat 08:45 telefonum çaldı, arayan kişi Darty adına teslimatı yapılacak buzdolabı için arıyorum dedi, ben tabii bu saatte işyerine gitmekte olduğum için kabul edemeyeceğimi söyledim ve saat 17:00 yada sonrasında teslimat istediğimi tekrar bildirdim. Ürün teslimatı yapılamadı deyip iade edilmiş, bekledim ne arayan var ne soran, tekrar aradım müşteri hizmetleri dinledi sonrasında yeni bir gün verdiler, o gün hafta sonu idi ve eşim evdeydi ancak başka bir sorunla karşılaşıldı, buzdolabı dış ambalajının büyüklüğünden ötürü eve girememişti. Samsung yetkili servisi taşıyıcıların dolabı ambalajdan çıkartarak içeriye sokulmasını kabul etmedi. Garanti kapsamından çıkar dediler, sonuçta dolap tekrar geri gitti :)
Sonrasında yine arayan soran yok, ben bir kaç tane mail Darty müşteri hizmetlerine ve hızımı alamayıp Darty'nin İngiltere'deki merkezine gönderdim. Kapı duvar, adamların bana verdiği bir otomatik cevap, şikayetiniz kayda alınmıştır, teşekkür ederiz.
Sonrasında yaklaşık 30 dakika cep telefonumdan Darty çağrı merkeziyle görüşerek ( herhalde Türkiye'de Turkcell ile iş ortağı olmuşlar:) ) güya cumartesi günü öğleden öncesi için anlaştık..Samsung çağrı merkezini de arayarak aldığım bilgiyi onlarla da paylaştım. Neyse Cumartesi sabah saat 11:00 telefonum çaldı uyandım, Samsung'cular arıyor, henüz gelmedi dedim. Neyse tekrar Darty çağrı merkezini arayıp bağırdım çağırdım, beni dinleyen çocuk evet mağduriyetinizi anlıyorum dedi, yani çocuğa helal olsun aldığı parayı hakediyor, zaten ben ne zaman çağrı merkezini arasam oradakilere siz konuştuklarımı üzerinize almayın derim :)
Herneyse sonunda ürün teslim edildi, servisste gelip kapının önünde ürünü ambalajından çıkartarak kurdu. Bu işlemlerin yapılması bir haftadan fazla sürdü. Buradan bir kez daha şunu anlıyorum, Darty, TeknoSa, Saturn ve ismi aklıma gelmeyen diğer teknoloji marketlerden ev eşyaları için alışveriş yapmayı düşünüyorsanız teslimatta karşılaşacağınız sorunları gözönünde bulundurmayı unutmayın.
17 Ekim 2012 Çarşamba
Muğla Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğüne teşekkür
Aşağıdaki maili internetten bulduğum yatirimisletme@kulturturizm.gov.tr adresine göndermiştim,
Sayin yetkili,
Sedir adasi ziyaretimiz esnasinda ziyaretcilerin denize girmek icin kullandigi merdivenlerin gerekli bakimi yapilmadigindan suya tehlikeli dusmeler soz konusudur. Tedbir alinmadigi takdirde kirikla sonuclanacak kazalar olusmasi muhtemeldir. Gerek yabanci ve gerekse yerli turistler icin ciddi kazalara yol acabilecek bu durumun ivedilikle ele alinmasini rica ederim.
Saygilarimla,
Unal Karagoz
Bu mailime istinaden gerekli yönlendirmeler yapılmış ve 12.10.2012 tarihinde aşağıdaki mail ile bilgilendirme geldi.
Konu ile ilgili gösterilen hassasiyet için kendilerine teşekkür maili gönderdim. Bu bağlamda şunu bir kez daha belirtmek isterim, bir konuda söylenmek sadece kendinizin ve yakın çevrenizdeki insanların ruh sağlığını bozar, çevrenizin demiyorum çünkü bu tür davranışlar uzun vadede sadece sizden kaçamayan insanların çevrenizde kalmasına sebep olur :( Şikayetinizi mümkün ise ilgili kurum, kuruluş veya şahısa yapmanız daha yapıcı bir tutum olacaktır.
SAYI : B16.0.KVM.4.48.00.152.99/ ..../10/2012
KONU : Sedir Adası, Merdiven Hk.
Sayın:Ünal KARAGÖZ
karagoz57@yahoo.com
İlgi :a)23.08.2012 tarihli e-posta iletiniz.
b)Muğla Müze Müdürlüğüne hitaplı 06.09.2012 tarih ve 6574 sayılı yazımız.
c)Muğla Müze Müdürlüğünün 02.10.2012 tarih ve 370 sayılı yazısı.
Sedir Adasında denize girmek için kullanılan merdivenlerin tehlike arz ettiğine ilişkin e-posta iletiniz incelenmek üzere ilgi (b) yazımızla Muğla Müze Müdürlüğüne gönderilmiştir.
Konuyla ilgili Muğla Müze Müdürlüğünden alınan ilgi (c) yazıda Sedir adası örenyerinde geniş kapsamlı ahşap güzergâh ve yol yapım çalışması başlatılmış olup, Kleopatra plajında bulunan denize iniş merdivenlerinde gerekli bakım- onarım işleri söz konusu çalışmalar kapsamında olduğu bildirilmiştir.
Bilgilerinizi rica ederim.
Filiz MUTLU
İl Müdür V.
MUĞLA iL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ
Emirbeyazıt Mah. Cumhuriyet Cad. 22/A
0 252 214 12 61/tel
0 252 214 12 44/fax
www.muglakulturturizm.gov.tr
4 Ekim 2012 Perşembe
Saç dökülmesi için öneri
Her zaman kullandığınız şampuanın 250 ml şişesine 20 damla çam terebentin ekliyorsunuz, kullanımdan önce şişeyi çalkalayarak ıslak saça elinizdeki şampuanı avucunuzda ovaladıktan sonra uyguluyorsunuz.
Ayrıca yine saçları beslemek için çörek otu yağına bepanten krem katıp haftada bir banyodan bir saat önce saçınıza sürüyorsunuz.
Ayrıca yine saçları beslemek için çörek otu yağına bepanten krem katıp haftada bir banyodan bir saat önce saçınıza sürüyorsunuz.
26 Eylül 2012 Çarşamba
Şiir
Varlığın sırları saklı, benden;
Bir düğüm ki ne sen çözebilirsin, ne ben.
Bizimki perde arkasında dedi-kodu:
Bir indi mi perde, ne sen kalırsın, ne ben.
Ömer Hayyam
19 Eylül 2012 Çarşamba
Trafik kazaları güvence fonu
Trafik kazasına bağlı ölüm, sakat kalma, hastanede geçen tedavi süreci ile ilgili bir tür tazmin etme amacına yönelik bir argüman.Ülkemizde birçok şey gibi buda tersinden işliyor.Bu fona hak sahipleri değilde, hak sahibinden vekalet alarak, hak sahibini dolandıran, tazminatın yüklü kısmını cepe indiren dolandırıcılar kullanıyor.Öylesine büyümüşkü rakam 134 bin başvuru var kuruma hatta dolandırıcılar kart bastırmış "hasar danışmanı" etiketi ile
buyrun aşağıdaki linkden haklarımızı detaylıca görün..
2 Eylül 2012 Pazar
Yaz Tatili 2012
Bu sene yaz tatili için son dakikaya kadar hiç bir plan yapamadık. Planlamaya başladığımızda ise artık hiç bir yerde yer kalmamıştı..Geçen yıl tatilimizi Robinson Çamyuva Tatil köyünde yapmıştık, çok güzel bir tesis ve süper bir servis vardı. Tekrar aynı tesise gidip bir hafta kalalım diye düşünmüştük ancak orada da hiç yer yoktu. İznimizin başlangıcının bayrama gelmesi ve ramazan bitiminde tüm Türkiye'nin tatil için ideal zaman olması yer bulma durumunu zorlaştırdı. Neyse Cumartesi sabahtan atladık arabamıza ilk hedef Bozcaada, trafiğe yakalanmadan Eceabat'a kadar geldik ve Eceabat'ı 10-15 kilometre mesafeden görebildiğimiz bir yerde feribot kuyruğuna takıldık. Daha önce Gelibolu'ya girip oradan feribota binmeye çalıştık ancak orada da en az 5 km kuyruk vardı. Orayı bırakıp Eceabat'a sürmüştük ama sonuç daha acıklı oldu..Bir süre sanırım 30 dakika kadar bekledik ve fakat yol hiç ilerlemedi desem yeridir, bunun üzerine bizim bulunduğumuz nokta tam Gökçeada feribotuna giden yolun başındaydı, bari Gökçeada'ya gidelim dedik ve girdik bu yola, feribot kuyruğuna geldiğimizde jandarma bizi durdurdu, nereye gidiyorsunuz diye sordular, bende tam olarak bilmediğimi diğer taraftaki trafikten kaçınmak için bu tarafa geldiğimizi söyledim, Astsubay arkadaş dilersem yolu takip ederek arkadan bir yerden Eceabat'a gidebileceğimi söyledi. Gökçeada feribotunun durumu da pek parlak olmadığı için bizde önerilen yolu takip ettik. Epey bir yol gittik yaklaşık 30 dakika sonra pat diye feribotun girişine düştük, ki burası diğer taraftan geldiğimiz ana feribot iskelesi değildi..Meğer böyle bir kolaylık varmış bizde öğrenmiş olduk :) Bu şekilde ciddi bir yol kazanarak Çanakkale'ye geçtik. Saat 22:00 civarıydı ve artık yola devam etmemizin anlamı kalmamıştı, Çanakkale öğretmenevi'nde yerleştik, dışarıda bir yemek yedik, Didem sardalya, bense mezgit siparişi verdim. Balıkları yedikten sonra midem bozuldu ve sabah uyandığımda durumum pek iç açıcı değildi, çok kötü ishal olmuştum. Neyse ki yanıma aldığım mide ilacı olduğunu düşündüğüm ilaç esasında ishal içinmiş içtim biraz daha iyi oldum..
Ertesi gün sabah kahvaltı sonrasında Bozcaada'ya doğru hareket ettik, saat 12:00 civarı Geyikli iskelesine geldik ve arabayı Feribot sırasına bırakıp çay içmeye gittik. Sonrasında sıramızın yaklaştığını düşünerek bilet almaya gittim gidiş dönüş bileti 58 lira, işin kötü tarafı nakit istiyorlar ve bende o kadar nakit yok :) neyse Didem'in de cüzdandaki bozuk paralarla gidişi denkleştirdik:-) Aday geçtiğimizde ilk iş para çekmek oldu, daha sonrasında küçük bir esnaf lokantasında çalan zilleri susturduk. Gayet usturuplu fiyatlarla çok güzel tencere yemeklerini yedik ancak hesap ödemek için kredi kartımı çıkardığımda kartı bankamatikte bıraktığımı gördüm. Neyse bankamatiğe gittiğimizde ortalıkta kart mart yoktu tabii, iptal ettirdim..Yalnız Akbank atm'lerindeki bu sorunun çözülmesi gerekiyor. Önce parayı veriyor ve dolayısı ile kartı makinede unutma ihtimaliniz artıyor..Sonrasında saat öğleden sonra civarı idi bizde meşhur Ayazma plajına yollandık ancak öyle bir kalabalık ki araba parketmek dahi mümkün değil. Devam ettik ve ileride çok güzel bir başka koy bulduk. Süper soğuk sulara kendimiz bıraktık, sanki buzdolabından çıkmış kadar soğuk bir su. Girince dışarı çıkmak çıkıncada girmek istemiyorsunuz. Saat 18:00 civarı ada merkezine geri döndük..Bir saat kadar adayı gezip, geceleyebilecek bir yer aradık ama ne mümkün, her yer dolu bir tane müsait otel vardı o otelin sahipleri de sanırım bizim yüzdüğümüz plajda çok yüzdüklerinden üşütmüşler 1 gece için oda kahvaltı 660 Lira istediler. Mecburen adayı terkedip yola düştük, bir sonraki konaklamamız Altınoluk'daki Çavdar Otel oldu, gece saat 01:00 civarıydı yattık..Oda kahvaltı 120 Lira. Ertesi gün sabah kahvaltısı sonrasında Çeşme'ye hareket ettik, plajlarını gezip Sheraton Hotel civarında bir kumrucu da birer kumru yedik ve daha iyi bir konaklama peşinde Marmaris'e kadar gittik. Marmaris sahilinde olan Honeymoon isimli otelde konakladık, yine oda kahvaltı 120 lira, otel müdürü Galip Bey bize özel indirimli bir fiyat uyguladı. Bu otel Sinan, Alex ve ben 2007'de Rodos adasına gitmeden önce konakladığımız otel.. Otel odası temiz ve güzeldi ama deniz benim hatırladığım kadar temiz değildi. Sanırım yatlar ve gezi teknelerinden suya karışan pislik burayı mahvetmiş. Yüzerken yüzüme doğru gelen bir öbek yağı da görünce Marmaris'i bir an önce terketmeye karar verdik. Bir gün Datça yolundaki Milli Park içerisinde Emel Sayın koyu olarak da bilinen koyda yüzdük, sonrasında Datça merkeze gidip akşam yemeği yedik, Datça denizi ve turisti kaliteli bir lokasyon, belki önümüzdeki yaz değerlendirebiliriz. Ayrıldığımız gün de yolumuz üzerinde bulunan Sedir adasına gittik, arabayı parkta bırakıp adaya giden teknelerden birisine bindik ver elini ada, çok güzel bir deniz muhteşem, çok beğendik. Bir kaç saat yüzme molası sonrasında ver elini Fethiye Ölüdeniz, Majestik Otel'de yerleştik güzel temiz bir otel, denize 100 metre mesafede..Maalesef Ölüdeniz'de berbat olmuş, deniz çok kirli suyun üzerinde ne idüğü belirsiz bir takım pis partiküller geziyor, otelcilere sordum yosun olduğunu söylediler, ben acaba lağım mı diye düşünmedim değil! Aşırı bir kalabalık aşırı kalitesiz restaurant, cafe ve barlar..Turizm Bakanlığı bu konularda neden bir şey yapmaz. Bu kadar pislik ve bu kadar pis işletmeciler.. Bu kadar kalitesiz hizmet anlayışı, vergi kaçakcılığı deseniz had seviyede..Buralara birileri el atmazsa bir kaç yıla kadar o civardaki esnaf turisti televizyonda görür.. Marketten dondurma aldım bir Algida dondurma 4 lira, kazıkçılık ve fırsatçılıkda son noktaya ulaşmış esnaf, fiş miş hak getire.. Acilen orayı da terkettik ve son durak olan Adrasan yoluna düştük. Adrasan Kumluca'dan sonra Olympos Adrasan yol ayrımından giriyorsunuz ve yaklaşık 10 km kadar aşağıda, sahil boyu oteller ve pansiyonlar var.. Biz Macit bey'in yerinde konakladık, otel bölümünde değil de bungalowlarda kalmayı tercih ettik. Bize verilen fiyat yarım pansiyon 120 lira, bungalowlar güzel ama tam doğa ile içiçe olduğundan bazen ağaç kurbağaları ile karşılaşma ihtimaliniz var, biz 2 kere karşılaştık, Didem önce çok korktuysada sonrasında alıştı :) Kahvaltı ve akşam yemeği bahçede sabah açık büfe kahvaltı vardı ve iyiydi, kara sineklere karşı Sinkov işe yaradı, tavuklar kediler kahvaltı sırasında bizi yalnız bırakmadı:) Akşam sessizlik sorun değilse, kedi dışında yabancı yok :) İşletmeci Macit Bey çok duyarlı birisi, bizi rahat ettirebilmek için elinden gelen tüm misafirperverliği gösterdi. Sahilde şemsiye ve yataklar hizmetinize amade Ahmet ve George daima servis için bekliyordu, çay kahve v.s. Öğlen yemeğinde çeşitli menüler vardı, aşçı çok başarılıydı. Deniz ise çok temiz ve çok güzel. Kirlilik sıfır, umarım bozulmaz. Daha önce 7-8 yıl önce Müco ile birlikte gidip bir hafta kalmıştık, o zaman nasılsa halen öyle, tabii arada bir imara açılmış ve bir kaç otel dikilmiş, sonrasında tekrar imara kapatılmış!! Olympos aşağı yukarı 20 dakika sürüyor, genelde hippi tipler ve gençler tarafından tercih edildiği görülüyor, fiyatlar ucuz, konaklama fiyatları da yeme içme fiyatları da ucuz. Temizlik nasıldır bilemiyorum. Olympos'un denizi de muhteşem. Bir hafta Adrasan'da kaldık ve sonrasında Çıralı'yı da ziyaret edip, hiç sönmeden yanan ateşi de gördükten sonra 2012 deniz tatilini bitirmiş olduk..Darısı sağlıklı ve huzurlu bir şekilde 2013 e artık...
Ertesi gün sabah kahvaltı sonrasında Bozcaada'ya doğru hareket ettik, saat 12:00 civarı Geyikli iskelesine geldik ve arabayı Feribot sırasına bırakıp çay içmeye gittik. Sonrasında sıramızın yaklaştığını düşünerek bilet almaya gittim gidiş dönüş bileti 58 lira, işin kötü tarafı nakit istiyorlar ve bende o kadar nakit yok :) neyse Didem'in de cüzdandaki bozuk paralarla gidişi denkleştirdik:-) Aday geçtiğimizde ilk iş para çekmek oldu, daha sonrasında küçük bir esnaf lokantasında çalan zilleri susturduk. Gayet usturuplu fiyatlarla çok güzel tencere yemeklerini yedik ancak hesap ödemek için kredi kartımı çıkardığımda kartı bankamatikte bıraktığımı gördüm. Neyse bankamatiğe gittiğimizde ortalıkta kart mart yoktu tabii, iptal ettirdim..Yalnız Akbank atm'lerindeki bu sorunun çözülmesi gerekiyor. Önce parayı veriyor ve dolayısı ile kartı makinede unutma ihtimaliniz artıyor..Sonrasında saat öğleden sonra civarı idi bizde meşhur Ayazma plajına yollandık ancak öyle bir kalabalık ki araba parketmek dahi mümkün değil. Devam ettik ve ileride çok güzel bir başka koy bulduk. Süper soğuk sulara kendimiz bıraktık, sanki buzdolabından çıkmış kadar soğuk bir su. Girince dışarı çıkmak çıkıncada girmek istemiyorsunuz. Saat 18:00 civarı ada merkezine geri döndük..Bir saat kadar adayı gezip, geceleyebilecek bir yer aradık ama ne mümkün, her yer dolu bir tane müsait otel vardı o otelin sahipleri de sanırım bizim yüzdüğümüz plajda çok yüzdüklerinden üşütmüşler 1 gece için oda kahvaltı 660 Lira istediler. Mecburen adayı terkedip yola düştük, bir sonraki konaklamamız Altınoluk'daki Çavdar Otel oldu, gece saat 01:00 civarıydı yattık..Oda kahvaltı 120 Lira. Ertesi gün sabah kahvaltısı sonrasında Çeşme'ye hareket ettik, plajlarını gezip Sheraton Hotel civarında bir kumrucu da birer kumru yedik ve daha iyi bir konaklama peşinde Marmaris'e kadar gittik. Marmaris sahilinde olan Honeymoon isimli otelde konakladık, yine oda kahvaltı 120 lira, otel müdürü Galip Bey bize özel indirimli bir fiyat uyguladı. Bu otel Sinan, Alex ve ben 2007'de Rodos adasına gitmeden önce konakladığımız otel.. Otel odası temiz ve güzeldi ama deniz benim hatırladığım kadar temiz değildi. Sanırım yatlar ve gezi teknelerinden suya karışan pislik burayı mahvetmiş. Yüzerken yüzüme doğru gelen bir öbek yağı da görünce Marmaris'i bir an önce terketmeye karar verdik. Bir gün Datça yolundaki Milli Park içerisinde Emel Sayın koyu olarak da bilinen koyda yüzdük, sonrasında Datça merkeze gidip akşam yemeği yedik, Datça denizi ve turisti kaliteli bir lokasyon, belki önümüzdeki yaz değerlendirebiliriz. Ayrıldığımız gün de yolumuz üzerinde bulunan Sedir adasına gittik, arabayı parkta bırakıp adaya giden teknelerden birisine bindik ver elini ada, çok güzel bir deniz muhteşem, çok beğendik. Bir kaç saat yüzme molası sonrasında ver elini Fethiye Ölüdeniz, Majestik Otel'de yerleştik güzel temiz bir otel, denize 100 metre mesafede..Maalesef Ölüdeniz'de berbat olmuş, deniz çok kirli suyun üzerinde ne idüğü belirsiz bir takım pis partiküller geziyor, otelcilere sordum yosun olduğunu söylediler, ben acaba lağım mı diye düşünmedim değil! Aşırı bir kalabalık aşırı kalitesiz restaurant, cafe ve barlar..Turizm Bakanlığı bu konularda neden bir şey yapmaz. Bu kadar pislik ve bu kadar pis işletmeciler.. Bu kadar kalitesiz hizmet anlayışı, vergi kaçakcılığı deseniz had seviyede..Buralara birileri el atmazsa bir kaç yıla kadar o civardaki esnaf turisti televizyonda görür.. Marketten dondurma aldım bir Algida dondurma 4 lira, kazıkçılık ve fırsatçılıkda son noktaya ulaşmış esnaf, fiş miş hak getire.. Acilen orayı da terkettik ve son durak olan Adrasan yoluna düştük. Adrasan Kumluca'dan sonra Olympos Adrasan yol ayrımından giriyorsunuz ve yaklaşık 10 km kadar aşağıda, sahil boyu oteller ve pansiyonlar var.. Biz Macit bey'in yerinde konakladık, otel bölümünde değil de bungalowlarda kalmayı tercih ettik. Bize verilen fiyat yarım pansiyon 120 lira, bungalowlar güzel ama tam doğa ile içiçe olduğundan bazen ağaç kurbağaları ile karşılaşma ihtimaliniz var, biz 2 kere karşılaştık, Didem önce çok korktuysada sonrasında alıştı :) Kahvaltı ve akşam yemeği bahçede sabah açık büfe kahvaltı vardı ve iyiydi, kara sineklere karşı Sinkov işe yaradı, tavuklar kediler kahvaltı sırasında bizi yalnız bırakmadı:) Akşam sessizlik sorun değilse, kedi dışında yabancı yok :) İşletmeci Macit Bey çok duyarlı birisi, bizi rahat ettirebilmek için elinden gelen tüm misafirperverliği gösterdi. Sahilde şemsiye ve yataklar hizmetinize amade Ahmet ve George daima servis için bekliyordu, çay kahve v.s. Öğlen yemeğinde çeşitli menüler vardı, aşçı çok başarılıydı. Deniz ise çok temiz ve çok güzel. Kirlilik sıfır, umarım bozulmaz. Daha önce 7-8 yıl önce Müco ile birlikte gidip bir hafta kalmıştık, o zaman nasılsa halen öyle, tabii arada bir imara açılmış ve bir kaç otel dikilmiş, sonrasında tekrar imara kapatılmış!! Olympos aşağı yukarı 20 dakika sürüyor, genelde hippi tipler ve gençler tarafından tercih edildiği görülüyor, fiyatlar ucuz, konaklama fiyatları da yeme içme fiyatları da ucuz. Temizlik nasıldır bilemiyorum. Olympos'un denizi de muhteşem. Bir hafta Adrasan'da kaldık ve sonrasında Çıralı'yı da ziyaret edip, hiç sönmeden yanan ateşi de gördükten sonra 2012 deniz tatilini bitirmiş olduk..Darısı sağlıklı ve huzurlu bir şekilde 2013 e artık...
21 Temmuz 2012 Cumartesi
Bizim sağlığımızın büyük sermaye karşısındaki değeri!!!
Aşağıdaki haberi az önce Hürriyet'in internet sitesinden okudum, bir kez ama kesinlikle son kez değil dumur oldum, bu nasıl bir sağlık, adalet, hukuk, demokrasi, eğitim.... sistemidir ki, ya da ülkemizde mekanizmalar felçlimidir, ihbar niteliği taşıyan haberlere karşı bile herkes duyarsız...pes..
Haber;
Milliyet'in haberine göre, 55 tanınmış firmanın sularından sadece 14’ü temiz çıktı. 41 suda başta ‘koliform’ (dışkı yoluyla bulaşan) bakteriler olmak üzere insan sağlığına zararlı maddeler bulundu.
A haber’de Mehmet Ali Önel’in sunduğu ‘Deşifre’ programında konuşan laboratuar yetkilisi Can Demir, “Bandrollü 55 damacana, 11 ayrı laboratuara götürüldü. Burada tahlil edildi. 14’ü uygun çıktı, 41’i sağlığa zararlı” dedi. Büyük firmalar olduğu için isimlerini açıklamadıklarını belirten Önel, ancak firma isimlerini Sağlık Bakanlığı’na bildireceklerini söyledi.
Şimdi biz evimize tanınmış bir markanın suyunu alıp içiyoruz, damacana fiyatı 9 lira, bu su temiz değilse bizi kerizliyorlar demektir. Peki bu durumda biz evde labaratuar kurup bunu denetleyemeyeceğimize göre, bu su üzerinden tahminimce 1 lira kadar KDV alıp yıl sonunda da üretici firmadan kurumlar vergisi alan devletimin kurumları nerede???
Haber;
Milliyet'in haberine göre, 55 tanınmış firmanın sularından sadece 14’ü temiz çıktı. 41 suda başta ‘koliform’ (dışkı yoluyla bulaşan) bakteriler olmak üzere insan sağlığına zararlı maddeler bulundu.
A haber’de Mehmet Ali Önel’in sunduğu ‘Deşifre’ programında konuşan laboratuar yetkilisi Can Demir, “Bandrollü 55 damacana, 11 ayrı laboratuara götürüldü. Burada tahlil edildi. 14’ü uygun çıktı, 41’i sağlığa zararlı” dedi. Büyük firmalar olduğu için isimlerini açıklamadıklarını belirten Önel, ancak firma isimlerini Sağlık Bakanlığı’na bildireceklerini söyledi.
Şimdi biz evimize tanınmış bir markanın suyunu alıp içiyoruz, damacana fiyatı 9 lira, bu su temiz değilse bizi kerizliyorlar demektir. Peki bu durumda biz evde labaratuar kurup bunu denetleyemeyeceğimize göre, bu su üzerinden tahminimce 1 lira kadar KDV alıp yıl sonunda da üretici firmadan kurumlar vergisi alan devletimin kurumları nerede???
3 Temmuz 2012 Salı
Hafta sonu Silivri - Şarköy
Geçtiğimiz hafta sonu eşimin ailesinin de Şarköy'de yazlıkta olmasını fırsat bilerek bir kaçamak yaptık. İstanbul'dan saat 16:30 gibi İkitelli'den çıkış yaptık, trafikle ilgili herhangi bir sorun yaşamadanönce Silivri'ye vardık. Öğlen yemeği yemediğimden hemen ikinci kez gittiğimiz Poyraz Osman'ın sahilde bulunan balık lokantasına oturduk. Silivri Belediyesi mendirek boyunca standart ebatlarda balık restaurantı yapılabilecek yerler inşa etmiş, bizim gitttiğimiz yerin fiyatları İstanbul'a göre çok ucuz. Açıkcası yemek kalitesi ve temizliği de gayet güzel. İşletmeci bir kadın ve elinin değdiği belli oluyor. Bu sefer gittiğimizde bir porsiyon tekir, bir porsiyon istavrit ve bir porsiyonda asma yaprağında pişirilmiş sardalya yedik. Beraberinde 5 tane jumbo karides ve büyükçe bir salata ve iki içecek ile 50 lira ödedik. Yani gidecek olan herkese tavsiye ederim. İstanbul'a çok yakın, otoyoldan trafik olmazsa sadece 30 - 40 dakika. Daha sonrasında Şarköy'e doğru yol aldık ve akşam saatleri vardık. Şarköy plajında deniz biraz bulanık, rüzgar bu sefer çoktu ve girişte çakıl taşları rahatsız edici. Ancak bu kadar olumsuzluğa rağmen deniz ve güneş her koşulda iyidir. Hafta sonları İstanbul'dan ve çevreden çok ziyaretçi aldığı için biraz kalabalık oluyor.
Bu yazıyı yazmaktaki esas amacım bir geziyi anlatmaktan çok dönüş yolundaki yoğun trafikte yaşadığımız sıkıntıdır. Selimpaşa civarında otoyolda trafik yoğunlaşmaya başladı, ileride bir tır arıza yapmış ve zaten yoğun olan yol iyice tıkanmış.Bu tıkanıklık içerisinde emniyet şeridinden giden araçlar sayılamayacak çoktu, ben bu fütursuz davranışı anlamıyorum. Biz normal yolu kullanırken bu araçlardaki insansıların emniyet şeridini kullanmasındaki mana ve mahiyet nedir. Bunlar kendilerini diğer insanlardan daha mı akıllı sanıyor, yoksa daha mı uyanık sanıyorlar. Bu geri zekalı grubun içerisinde beni asıl şok eden ise sanıyorum Çanakkale'ye filan tur düzenlemiş olan 3-4 belediye otobüsüydü, Başakşehir Belediyesi logoları üzerinde bu otobüsler en sağdaki emniyet şeridini fütursuzca işgal ettiler ki bana pes dedirtti. Bu otobüsler bildiğiniz şehirlerarası otobüs formatında, son dönemlerde belediyelerde bol miktarda var. Bu konunun artık çözülmesi gerekiyor, böyle bir saçmalığın ortadan kalkaması gerekiyor Avrupa Amerika ne uyguluyorsa bizde aynısını uygulamak zorundayız. Otoyolda kamerayı koyarsın ve cezayı kesersin, 1 haftada ödendi ödendi
Bu yazıyı yazmaktaki esas amacım bir geziyi anlatmaktan çok dönüş yolundaki yoğun trafikte yaşadığımız sıkıntıdır. Selimpaşa civarında otoyolda trafik yoğunlaşmaya başladı, ileride bir tır arıza yapmış ve zaten yoğun olan yol iyice tıkanmış.Bu tıkanıklık içerisinde emniyet şeridinden giden araçlar sayılamayacak çoktu, ben bu fütursuz davranışı anlamıyorum. Biz normal yolu kullanırken bu araçlardaki insansıların emniyet şeridini kullanmasındaki mana ve mahiyet nedir. Bunlar kendilerini diğer insanlardan daha mı akıllı sanıyor, yoksa daha mı uyanık sanıyorlar. Bu geri zekalı grubun içerisinde beni asıl şok eden ise sanıyorum Çanakkale'ye filan tur düzenlemiş olan 3-4 belediye otobüsüydü, Başakşehir Belediyesi logoları üzerinde bu otobüsler en sağdaki emniyet şeridini fütursuzca işgal ettiler ki bana pes dedirtti. Bu otobüsler bildiğiniz şehirlerarası otobüs formatında, son dönemlerde belediyelerde bol miktarda var. Bu konunun artık çözülmesi gerekiyor, böyle bir saçmalığın ortadan kalkaması gerekiyor Avrupa Amerika ne uyguluyorsa bizde aynısını uygulamak zorundayız. Otoyolda kamerayı koyarsın ve cezayı kesersin, 1 haftada ödendi ödendi
26 Haziran 2012 Salı
Nüfus büyüklüğüne göre ülkeler
Sıra | Ülke | Nüfus | Yüzölçümü ( Km2) | Km2'ye Düşen Kişi Sayısı |
1 | China | 1.339.190.000 | 9.596.960 | 140 |
2 | India | 1.184.639.000 | 3.287.590 | 360.34 |
3 | United States of America | 309.975.000 | 9.629.091 | 32.19 |
4 | Indonesia | 234.181.400 | 1.919.440 | 122 |
5 | Brazil | 193.364.000 | 8.511.965 | 23 |
6 | Pakistan | 170.260.000 | 803.940 | 212 |
7 | Bangladesh | 164.425.000 | 144.000 | 1142 |
8 | Nigeria | 158.259.000 | 923.768 | 171 |
9 | Russia | 141.927.297 | 17.075.200 | 8 |
10 | Japan | 127.380.000 | 377.835 | 337 |
11 | Mexico | 108.396.211 | 1.972.550 | 55 |
12 | Phillipines | 94.013.200 | 300.000 | 313 |
13 | Vietnam | 85.789.573 | 329.560 | 260 |
14 | Germany | 81.757.600 | 357.021 | 229 |
15 | Ethopia | 79.221.000 | 1.127.127 | 70 |
16 | Egypt | 78.848.000 | 1.001.450 | 79 |
17 | Iran | 75.078.000 | 1.648.000 | 46 |
18 | Turkey | 72.561.312 | 780.580 | 93 |
19 | Congo (Dem. Rep. of ) | 67.827.000 | 2.345.410 | 29 |
20 | France | 65.447.374 | 547.030 | 120 |
21 | Thailand | 63.525.062 | 514.000 | 124 |
22 | United Kingdom (UK) | 62.041.708 | 244.820 | 253 |
23 | Italy | 60.340.328 | 301.230 | 200 |
24 | Myanmar | 50.496.000 | 678.500 | 74 |
25 | South Africa | 49.991.300 | 1.219.912 | 41 |
26 | Korea (South) | 49.773.145 | 98.480 | 505 |
27 | Spain | 46.951.532 | 504.782 | 93 |
28 | Ukraine | 45.871.000 | 603.700 | 76 |
29 | Colombia | 45.569.000 | 1.138.910 | 40 |
30 | Tanzania | 45.040.000 | 945.087 | 48 |
31 | Kenya | 40.863.000 | 582.650 | 70 |
32 | Argentina | 40.518.951 | 2.766.890 | 15 |
33 | Poland | 38.167.329 | 312.685 | 122 |
34 | Algeria | 35.423.000 | 2.381.740 | 15 |
35 | Canada | 34.207.000 | 9.976.140 | 3 |
36 | Uganda | 33.796.000 | 236.040 | 143 |
37 | Sudan | 31.894.000 | 1.886.068 | 17 |
38 | Morocco | 31.892.000 | 446.550 | 71 |
39 | Iraq | 31.467.000 | 437.072 | 72 |
40 | Nepal | 29.853.000 | 140.800 | 212 |
41 | Peru | 29.461.000 | 1.285.220 | 23 |
42 | Afghanistan | 29.117.000 | 647.500 | 45 |
43 | Venezuela | 28.888.000 | 912.050 | 32 |
44 | Malaysia | 28.306.700 | 329.750 | 86 |
45 | Uzbekistan | 27.794.000 | 447.400 | 62 |
46 | Saudi Arabia | 26.246.000 | 1.960.582 | 13 |
47 | Ghana | 24.333.000 | 239.460 | 102 |
48 | Yemen | 24.256.000 | 527.970 | 46 |
49 | Korea (North) | 23.991.000 | 120.540 | 199 |
50 | Mozambique | 23.406.000 | 801.590 | 29 |
51 | Syria | 22.505.000 | 185.180 | 122 |
52 | Australia | 22.421.000 | 7.686.850 | 3 |
53 | Cote d'Ivoire | 21.570.000 | 322.460 | 67 |
54 | Romania | 21.466.174 | 237.500 | 90 |
55 | Madagascar | 21.146.000 | 587.040 | 36 |
56 | Sri Lanka | 20.410.000 | 65.610 | 311 |
57 | Cameroon | 19.958.000 | 475.440 | 42 |
58 | Angola | 18.993.000 | 1.246.700 | 15 |
59 | Chile | 17.114.000 | 756.950 | 23 |
60 | Netherlands | 16.609.518 | 41.526 | 400 |
61 | Burkina Faso | 16.287.000 | 274.200 | 59 |
62 | Kazakhstan | 16.197.000 | 2.717.300 | 6 |
63 | Niger | 15.891.000 | 1.267.000 | 13 |
64 | Malawi | 15.692.000 | 118.480 | 132 |
65 | Mali | 14.517.176 | 1.240.000 | 12 |
66 | Guatemala | 14.377.000 | 108.890 | 132 |
67 | Ecuador | 14.228.000 | 283.560 | 50 |
68 | Cambodia | 13.395.000 | 181.040 | 74 |
69 | Zambia | 13.257.000 | 752.614 | 18 |
70 | Senegal | 12.861.000 | 196.190 | 66 |
71 | Zimbabwe | 12.644.000 | 390.580 | 32 |
72 | Greece | 11.306.183 | 131.940 | 86 |
73 | Chad | 11.274.000 | 1.284.000 | 9 |
74 | Cuba | 11.204.000 | 110.860 | 101 |
75 | Belgium | 10.827.000 | 30.510 | 355 |
76 | Portugal | 10.637.000 | 92.391 | 115 |
77 | Czech Republic | 10.512.000 | 78.866 | 133 |
78 | Tunisia | 10.432.500 | 163.610 | 64 |
79 | Guinea | 10.324.000 | 245.857 | 42 |
80 | Rwanda | 10.277.000 | 26.338 | 390 |
81 | Dominican Republic | 10.225.000 | 48.730 | 210 |
82 | Haiti | 10.188.000 | 27.750 | 367 |
83 | Bolivia | 10.031.000 | 1.098.580 | 9 |
84 | Hungary | 10.013.000 | 93.030 | 108 |
85 | Serbia & Montenegro | 9.856.000 | 102.350 | 96 |
86 | Belarus | 9.471.900 | 20.760 | 456 |
87 | Sweden | 9.366.000 | 449.964 | 21 |
88 | Somalia | 9.359.000 | 637.657 | 15 |
89 | Benin | 9.212.000 | 112.620 | 82 |
90 | Azerbaijan | 8.997.400 | 86.600 | 104 |
91 | Burundi | 8.519.000 | 27.830 | 306 |
92 | Austria | 8.372.930 | 83.858 | 100 |
93 | South Sudan | 8.260.490 | 619.745 | 13 |
94 | Switzerland | 7.782.900 | 41.290 | 188 |
95 | Honduras | 7.616.000 | 112.090 | 68 |
96 | Israel | 7.602.400 | 20.770 | 366 |
97 | Bulgaria | 7.576.751 | 110.910 | 68 |
98 | Tajikstan | 7.075.000 | 143.100 | 49 |
99 | Papua New Guinea | 6.888.000 | 462.840 | 15 |
100 | Togo | 6.780.000 | 56.785 | 119 |
101 | Libya | 6.546.000 | 1.759.540 | 4 |
102 | Jordan | 6.472.000 | 92.300 | 70 |
103 | Paraguay | 6.460.000 | 406.750 | 16 |
104 | Laos | 6.436.000 | 236.800 | 27 |
105 | El Salvador | 6.194.000 | 21.040 | 294 |
106 | Sierra Leone | 5.836.000 | 71.740 | 81 |
107 | Nicaragua | 5.822.000 | 129.494 | 45 |
108 | Kyrgyzstan | 5.550.000 | 198.500 | 28 |
109 | Denmark | 5.540.241 | 43.094 | 129 |
110 | Slovakia | 5.426.000 | 48.845 | 111 |
111 | Finland | 5.366.100 | 337.030 | 16 |
112 | Eritrea | 5.224.000 | 121.320 | 43 |
113 | Turkmenistan | 5.177.000 | 488.100 | 11 |
114 | Singapore | 4.987.600 | 693.000 | 7 |
115 | Norway | 4.896.700 | 324.220 | 15 |
116 | United Arab Emirates | 4.707.000 | 82.880 | 57 |
117 | Costa Rica | 4.640.000 | 51.100 | 91 |
118 | Central African Republic | 4.506.000 | 622.984 | 7 |
119 | Ireland | 4.459.300 | 70.280 | 63 |
120 | Georgia | 4.436.000 | 69.700 | 64 |
121 | Croatia | 4.435.056 | 56.542 | 78 |
122 | New Zealand | 4.383.600 | 268.680 | 16 |
123 | Lebanon | 4.255.000 | 10.400 | 409 |
124 | Bosnia & Herzegovina | 3.760.000 | 51.129 | 74 |
125 | Congo (Rep.) | 3.759.000 | 342.000 | 11 |
126 | Moldova | 3.563.800 | 33.843 | 105 |
127 | Liberia | 3.476.608 | 111.370 | 31 |
128 | Uruguay | 3.372.000 | 176.200 | 19 |
129 | Mauritania | 3.366.000 | 1.030.700 | 3 |
130 | Lithuania | 3.329.327 | 65.200 | 51 |
131 | Panama | 3.222.576 | 78.200 | 41 |
132 | Armenia | 3.238.000 | 29.800 | 109 |
133 | Albania | 3.195.000 | 28.748 | 111 |
134 | Kuwait | 3.051.000 | 17.820 | 171 |
135 | Oman | 2.905.000 | 212.460 | 14 |
136 | Mongolia | 2.768.800 | 1.565.000 | 2 |
137 | Jamaica | 2.730.000 | 10.991 | 248 |
138 | Latvia | 2.237.800 | 64.589 | 35 |
139 | Namibia | 2.212.000 | 825.418 | 3 |
140 | Lesotho | 2.084.000 | 30.355 | 69 |
141 | Slovenia | 2.062.700 | 20.273 | 102 |
142 | Macedonia | 2.048.620 | 25.333 | 81 |
143 | Botswana | 1.978.000 | 600.370 | 3 |
144 | Gambia | 1.751.000 | 11.300 | 155 |
145 | Qatar | 1.696.563 | 11.437 | 148 |
146 | Guinea-Bissau | 1.647.000 | 36.120 | 46 |
147 | Gabon | 1.501.000 | 267.667 | 6 |
148 | Trinidad & Tobago | 1.344.000 | 5.128 | 262 |
149 | Estonia | 1.340.021 | 45.226 | 30 |
150 | Mauritius | 1.297.000 | 2.040 | 636 |
151 | Swaziland | 1.202.000 | 17.363 | 69 |
152 | East Timor | 1.171.000 | 15.007 | 78 |
153 | Djibouti | 879.000 | 23.000 | 38 |
154 | Fiji | 854.000 | 18.270 | 47 |
155 | Bahrain | 807.000 | 665.000 | 1 |
156 | Cyprus | 801.851 | 9.250 | 87 |
157 | Guyana | 761.000 | 214.970 | 4 |
158 | Bhutan | 708.000 | 47.000 | 15 |
159 | Equatorial Guinea | 693.000 | 28.051 | 25 |
160 | Comoros | 691.000 | 2.170 | 318 |
161 | Solomon Islands | 536.000 | 28.450 | 19 |
162 | Suriname | 524.000 | 163.270 | 3 |
163 | Cape Verde | 513.000 | 4.033 | 127 |
164 | Luxembourg | 502.207 | 2.586 | 194 |
165 | Malta | 416.333 | 316.000 | 1 |
166 | Brunei | 407.000 | 5.770 | 71 |
167 | Bahamas | 346.000 | 13.940 | 25 |
168 | Belize | 322.100 | 22.966 | 14 |
169 | Iceland | 317.900 | 103.000 | 3 |
170 | Maldives | 314.000 | 300.000 | 1 |
171 | Barbados | 257.000 | 431 | 596 |
172 | Vanuatu | 246.000 | 12.200 | 20 |
173 | Samoa | 179.000 | 2.944 | 61 |
174 | Saint Lucia | 174.000 | 616 | 282 |
175 | Sao Tome & Principe | 165.000 | 1.001 | 165 |
176 | Micronesia | 111.000 | 702 | 158 |
177 | St. Vincent & the Grenadines | 109.000 | 389 | 280 |
178 | Tonga | 104.000 | 748 | 139 |
179 | Grenada | 104.000 | 344 | 302 |
180 | Kiribati | 100.000 | 811 | 123 |
181 | Antigua & Barbuda | 89.000 | 443 | 201 |
182 | Seychelles | 85.000 | 455 | 187 |
183 | Andorra | 84.082 | 468 | 180 |
184 | Dominica | 67.000 | 754 | 89 |
185 | Marshall Islands | 63.000 | 181 | 348 |
186 | Saint Kitts & Nevis | 38.960 | 261 | 149 |
187 | Liechtenstein | 35.904 | 160 | 224 |
188 | Monaco | 33.000 | 2 | 16500 |
189 | San Marino | 32.386 | 61 | 531 |
190 | Palau | 20.000 | 458 | 44 |
191 | Tuvalu | 10.000 | 26 | 385 |
192 | Nauru | 10.000 | 21 | 476 |
193 | Vatican City | 800 | 1 | 800 |