Donald Trump, Hillary Clinton karşısında verdiği ABD başkanlığı mücadelesini beklenmedik bir şekilde! 279 a 218 gibi ezici bir farkla kazandı.
Şimdi ne olacak?
ABD Devletleri dünyanın en büyük ekonomisine sahip, en büyük ve lider şirketlerine sahip, dünyanın her yerinde eli olan bir süper güç. Lider ülke, dünya başkanı.. Bu birinciliklerin listesi uzatılabilir.
Bu kadar önemli bir ülke başkan olarak Donald Trump'ı seçti, bu ne demek? Filmin bu sahnesinde "kötü adam" ortaya çıktığına göre bundan sonrasında korku dolu ve heyecanlı sahneler bizi bekliyor demektir.
Bir anlamda ABD'yi yönetenler yani "Küresel Sermaye" bundan sonra daha sert yaklaşımlar sergileyecekler. Daha acımasız yöntemler kullanarak daha radikal kararları uygulamaya koyacaklar.
İnsanlığa ve yaşlı dünyamıza hayırlı olsun.
Günlük hayatımızın olağan akışından uzaklaştığı noktalarda, kayda değer bulunan ışıltıların zihnimdeki yansımaları, bir günlük değil eksikleriyle akılda kalanlar.
▼
9 Kasım 2016 Çarşamba
8 Kasım 2016 Salı
Sanya
Sabah Hürriyet gazetesinde tesadüfen okuduğum magazin haberi Ceylan Çapa ve İbrahim Tatlıses'in oğlu İdo ile ilgili idi, genelde bu tür haberleri okumam ama bu sefer okudum. Sonra Ceylan Çapa kimmiş merak ettim ve instagram profiline baktım. Oradan resimlerine bakarken kendisinin çok güzel bir deniz kenarında çektiği videoyu gördüm. Orası neresiymiş diye araştırdığımda Mandarin Oriental Sanya Hotel olduğu ortaya çıktı. İncelemelerime devam ettim ve buranın Çin'de bulunan Hainan iline bağlı bir tatil beldesi olduğu bilgisine ulaştım :)
Otelden bir görüntü.
Neyse bu durumda içimde oralar gitme arzusu depreşti, tropikal iklimler çok güzel.
Skyscanner üzerinden yaptığım araştırma sonucunda kişi başı 1,700.- TL gibi bir fiyatla Amsterdam aktarmalı uçabiliyoruz, yaklaşık uçuş süresi 20 saat. Orada konaklama olanakları ise tatil beldesi olduğu için çok geniş, lüks oteller var ve yaklaşık geceleme fiyatı 5 yıldızlı zincir otellerde 700 lira oda kahvaltı seviyesinde. Bununla birlikte daha düşük bütçelerde 4 yıldız oteller 200.-TL seviyesine geriliyor. Anlaşılan 100 liraya oda kahvaltı güzel bir pansiyonda kalabilirsiniz.
Hayallerime girdi, gerçeklerime girdiğinde yeni bir yazı yazacağım.
Otelden bir görüntü.
Neyse bu durumda içimde oralar gitme arzusu depreşti, tropikal iklimler çok güzel.
Skyscanner üzerinden yaptığım araştırma sonucunda kişi başı 1,700.- TL gibi bir fiyatla Amsterdam aktarmalı uçabiliyoruz, yaklaşık uçuş süresi 20 saat. Orada konaklama olanakları ise tatil beldesi olduğu için çok geniş, lüks oteller var ve yaklaşık geceleme fiyatı 5 yıldızlı zincir otellerde 700 lira oda kahvaltı seviyesinde. Bununla birlikte daha düşük bütçelerde 4 yıldız oteller 200.-TL seviyesine geriliyor. Anlaşılan 100 liraya oda kahvaltı güzel bir pansiyonda kalabilirsiniz.
Hayallerime girdi, gerçeklerime girdiğinde yeni bir yazı yazacağım.
Cryonics - Hibernation
Cryonics: Ölen bir insanın vücudunun hemen dondurulması suretiyle saklanması prosedürü
Sözlük anlamı insanların bilinmeyen bir gelecekte çözülmek üzere dondurulması olan
“cryonics” terim ilk olarak 1965 yılında kullanıldı. Ancak ilk kez Neil R. Jones 1930’larda yazdığı bir romanda insanların dondurulmasından söz ediyordu.
Dünyada dondurulan ilk kişi 73 yaşında akciğer kanserinden ölen Amerikalı psikolog James Bedford’dı. 1967’den beri donmuş bir şekilde çözüleceği günü bekliyor.
Dondurma işlemi nasıl yapılmaktadır?
Ölü beden önce buz kalıplarıyla soğutuluyor ve göğüs kafesi açılarak vücuttaki kan damarlardan çekiliyor. Yerine -50 derecede gliserol enjekte ediliyor. Vücuda yayılımı sağlanan solüsyon vücut ısısının da eksi 50 dereceye düşmesini sağlıyor. Hücre çevresindeki yağların buzdolabında kalmış birkaç günlük yağlar gibi buruşmaması için de hasta içi sıvı nitrojen dolu büyük metal silindirler içerisinde, -196 derecede korunuyor.
İnsan bedeni, önlem alınmadan dondurulursa buz kristalleri hücrelerin çevresini sarıyor ve su kaybına sebep oluyor. Gerilen hücre zarı yırtılıyor ve hücre parçalanıyor. İşte bunu engellemek için gliserol gibi donmayan kimyasallar kullanılıyor.
• En büyük cryonics şirketi ABD’li Alcor Life Extension Foundation. Onu American Cryonics Society, Cryonics Institute ve Trans Time takip ediyor. Bu şirketlerde dondurulmuş olarak bir gün diriltilmeyi bekleyen toplam 230 “hasta” bulunuyor. Öldüğünde dondurulmak üzere anlaşmaya imza atmış insan sayısı ise 1000’i geçmiş durumda.
• Sadece Alcor’da; 111 insan nitrojen dolu silindirlerin içinde bekliyor. Bunlardan 76’sı sadece kafasını dondurtan kişiler. Geriye kalan 35’i ise tüm vücudunu dondurtanlar. Ayrıca ölmesi durumunda dondurulmak üzere Alcor’la anlaşma yapmış olan 974 cryonics adayı bulunmakta. Bunların yanında 33 tane evcil hayvan dondurulmuş durumdadır. Fakat onlar sahiplerine göre daha şanslılar. Hayvanlar 60 dakika süren klinik uyutma yöntemiyle ölü durumuna geçiyorlar. Beyin oksijensizlikten hasar almaya başlamadığı için dirilme konusunda en şanslı olan onlar.
Hatta cryonicsi kurgu olmaktan çıkarabilecek bir deney yapılmış durumda. Dr. Paul Segal’in 1992’de American Cryonics Society’nin sponsorluğunda California Oniversitesi’nde yaptığı şu meşhur deneyden söz ediyorum. Dr. Segal beagle cinsi sevimli köpeği Miles’ı dondurup tekrar diriltmeyi başarmış ve bu deney cryonicsist bilim insanları için o günden beri büyük bir ispat olarak sayılıyor. Miles kanı çekildikten sonra doldurularak öldürülmüş, 70 dakikalık klinik ölümün ardından kanı tekrar damarlarına enjekte edilerek oda sıcaklığına geri getirilmişti. Üç buçuk yaşındaki köpek hayata geri döndüğünde tüm karakteristik özelliklerini olduğu gibi taşıyordu, alışkanlıkları ve huyları değişmemişti. Bu, dondurulan insanların bir gün yeniden canlandırıldığında hafızalarının yerinde olacağına ispat olarak gösteriliyor.
Türkiye’den ise 16 kişi ölümü durumunda dondurulmak üzere bu şirketlerden biriyle anlaşmış durumda. Bunlardan birisi Çerkez Ethem’in yeğeni olan Güner Kuban, yapılan röportajda ise şu sözleri sarfediyor:
“Ben diğer insanlar gibi yaşamaya çok meraklı olduğumdan, hayatımı sürdürmek istediğimden dolayı imzalamadım bu anlaşmayı.
Tek istediğim kısa bir süreliğine de olsa gelecekte dünyanın nasıl olduğunu görebilmek. İleri teknolojinin gelişimini, ışınlanmanın, zaman makinesinin icat edildiğini, insanların beyin kapasitelerinin yüzde 100’ünü kullanmaya başladıklarını, diğer güneş sistemlerinin keşfedildiğini görmek istiyorum. 80 yıl içerisinde, dondurulan insanların yeniden hayata döndürülebileceğine inanıyorum çünkü nano teknoloji inanılmaz ilerliyor. Hatta istediğiniz yaşta uyanabileceksiniz. Ben 17 yaşımda uyanmak istiyorum. 50 yılda bir, birkaç haftalığına uyansam yeter bana.”
Dünyada ilk canlı olarak dondurulacak kişi olmayı hedeflediğini söyleyen Kuban, “Artık yaşam sevinçlerim azalmaya baş-ladı. Yaşlılığın tuzağına düşmek istemiyorum. İnsanlar ruhlarıyla beraber yaşlanıyorlar ama benim ruhum hâlâ 17 yaşında. Biraz daha yaşarsam zaten gençleri kıskanmaktan öleceğim. O nedenle işlerim bitince bunlardan biri Çerkez Ethem’in hayatını yazdığım kitap elden ayaktan düşmeden Kolombiya’ya gidip ötenazi yaptıracağım. Ardından da dondurulacağım.” diyor.
Kişisel kanaatim bu işlemin hali hazırda başarılı sonuçlarının alındığı ve fakat insanların bilgisine sunulmadığı yönündedir. Bu işlemin başarılı olması insanlığın uzaya gidişi ve orada koloni kurabilmesi için mutlak bir ön koşuldur. İnsanların başka bir dünyada yaşam kurmaları an meselesidir. Bu kurulacak yeni dünyanın insanlığın geleceği için bir roket etkisi yapması muhtemeldir çünkü oraya gidecek öncüler dünyamızda bulunan en zekiler olacaktır. İlk insanların dünyaya geldiğindeki gibi bir başlangıç, hızlı bir gelişme gösterememiştir. Gerekçe olarak öncülerin yetersiz donanıma sahip olarak bu transferi gerçekleştirdikleri düşünülebilir!
Honda Jazz 1.3L Elegance Otomatik vites benzinli
Eski arabamız Opel Astra HB düz vites dizel arabamızı 27,000.-TL bedelle bayiye satıp, yeni arabamızı Honda Jazz 1.3L Elegance Otomatik vites benzinli 69,000.-TL bedelle 29.08.2016 da satın aldık.
Eski aracımız düz vites dizel 1,3 iken km'de 25 kuruş yakıt tüketiyordu, yeni aracımız ise otomatik ve benzinli olmasına rağmen sadece 25-30 kuruş/ km kullanım stilime bağlı olarak tüketiyor. Sanıyorum motor teknolojisinin yarattığı bir fark, eski aracımız 65 beygir iken bu araç 102 beygir.
Yeni araçla ilgili hoşuma giden özellikler;
Yokuş desteği
Arka görüş kamerası
Park sensörleri
Hız sabitleyici
Start stop
Çarpışma önleme
Viraj destek
Katlanabilir koltuklar
Koltuk ısıtma
Anahtarsız giriş
Şerit takip
Teknoloji paketi
6 yıl 150 bin km garanti.
Eksik olarak değerlendirdiğim özellikler;
El freni manuel ( Tuşlu olsa daha iyi olurdu )
Yan aynalar otomatik kapanıyor ancak araç henüz çalışırken içeriden kapatmalısınız.
Camları da araçtan çıkmadan kapatmış olmalısınız.
Navigasyon güncel değil.
Honda tarafından çok basit bir şekilde düzeltilebilecek sorunlar olduğunu düşünüyorum.
Aracın motoru sessiz çalışıyor, öyle ki park ettiğinizde motoru kapatıp kapatmadığınızı unutuyorsunuz. Araçta sunulan özellikler bir çok üst segment araçta dahi bulunmuyor. En çok işime yarayan çarpışma önleyici sistem di, iki kez dalgınlıkla önümdeki araca çarpmak üzereyken araç fren yaparak durdu ve çarpışmayı önledi. Enteresan bir deneyimdi.
Bu aracı herkese gönül rahatlığı ile tavsiye ediyorum.
Eski aracımız düz vites dizel 1,3 iken km'de 25 kuruş yakıt tüketiyordu, yeni aracımız ise otomatik ve benzinli olmasına rağmen sadece 25-30 kuruş/ km kullanım stilime bağlı olarak tüketiyor. Sanıyorum motor teknolojisinin yarattığı bir fark, eski aracımız 65 beygir iken bu araç 102 beygir.
Yeni araçla ilgili hoşuma giden özellikler;
Yokuş desteği
Arka görüş kamerası
Park sensörleri
Hız sabitleyici
Start stop
Çarpışma önleme
Viraj destek
Katlanabilir koltuklar
Koltuk ısıtma
Anahtarsız giriş
Şerit takip
Teknoloji paketi
6 yıl 150 bin km garanti.
Eksik olarak değerlendirdiğim özellikler;
El freni manuel ( Tuşlu olsa daha iyi olurdu )
Yan aynalar otomatik kapanıyor ancak araç henüz çalışırken içeriden kapatmalısınız.
Camları da araçtan çıkmadan kapatmış olmalısınız.
Navigasyon güncel değil.
Honda tarafından çok basit bir şekilde düzeltilebilecek sorunlar olduğunu düşünüyorum.
Aracın motoru sessiz çalışıyor, öyle ki park ettiğinizde motoru kapatıp kapatmadığınızı unutuyorsunuz. Araçta sunulan özellikler bir çok üst segment araçta dahi bulunmuyor. En çok işime yarayan çarpışma önleyici sistem di, iki kez dalgınlıkla önümdeki araca çarpmak üzereyken araç fren yaparak durdu ve çarpışmayı önledi. Enteresan bir deneyimdi.
Bu aracı herkese gönül rahatlığı ile tavsiye ediyorum.
27 Haziran 2016 Pazartesi
Noah's Ark Deluxe Hotel&Spa
18 - 26 Haziran 2016 yaz tatilimizi geçirmek için seçtiğimiz Nuhun Gemisi Otel ile ilgili değerlendirmelerim.
Otele girişte otel tarafından bilgilendirme amaçlı 3 sayfalık bir yazı tebliğ edildi. Bu yazı kapsamında otelde kalış sürecimizde neleri yapabileceğimiz neleri yapamayacağımız, nelerin "ultra herşey dahil" olup nelerin olmadığı konusu açıklanmıştı!!! ETS Tur görevlisine konu ile ilgili şikayetimi ilettiğimde otel halkla ilişkiler sorumlusu bayan geldi, ultra herşey dahilden ne anladığını sorduğumda Kıbrıs'ta "ultra herşey dahil" bu şekilde oluyor biz ETS turizme bilgi verdik onlar sizi eksik bilgilendirmiş dediler.
Böylece yabancı alkollü içkilerin ve havuzun ortasında bulunan barın "ultra herşey dahil" konseptine dahil olmadığını ve türk kahvesinin de otel içerisinde her yerde farklı bir muameleye tabi olduğu ve
"ultra herşey dahil" olamayabildiğini öğrendik.
Spa alanında hamama girdiğimizde hacı şakir banyo sabununun da "ultra herşey dahil" konseptine girmediği ve beher kalıbın 5 lira olduğu belli oldu :)
Otelden çıkış yapacağımız gün ise bütün bu olan bitenlere tüy dikti, bu zamana kadar gittiğimiz hiç bir tatil köyünde karşılaşmadığımız bir uygulama ile karşılaştık. Şöyleki resepsiyona gittiğimizde oda kartlarımızı teslim ettik ancak benim spa'da aldığım hacı şakir sabunlar için çıkarken ödemem gereken 10 lira demoklesin kılıcı gibi karşımıza çıktı, ödemesine ödeyeceğim ancak odayı boşalttığımız için paralarımız spa'daki dolapta :)
Mutlaka ödemelisiniz yoksa odayı kapatamam diyen resepsiyon görevlisi arkadaşa resepsiyon yöneticisi olduğunu varsaydığım diğer bir arkadaş neyse biz ödeyip kapatalım siz akşam bize ödersiniz diyerek jest yaptı. Havlu kartlarını da çıkışta teslim etmeyi unutmamam konusunda tekrar uyarıldım.
Tam herşey bitti gideceğiz, bomba patlattılar bileklerimize bir bileklik taktılar. Bu nedir dediğimde artık sadece pastane bölümünden faydalanabilirsiniz dediler. Ben akşam saat 17:00'de ayrılacağımızı o saate kadar yemek işimizin ne olacağını sorduğumda resepsiyon yöneticisi arkadaş yaratıcı bir çözüm önerisinde bulundu; sabah kahvaltısı almadığınızı söylerseniz arkadaşlar yardımcı olur!!!
Sanki dilenciyiz otele oda başı 500 lira ödememişiz de, Sosyal yardımlaşma kurumundan aldığımız bir bağış karşılığında otelde bulunuyoruz.
Bu kadar kötü bir yönetime sahip bir tesis görmedim. Bu kadar büyük bir yatırım yapıp da bu kadar kötü yönetilmesi PESSS!!
Otele girişte otel tarafından bilgilendirme amaçlı 3 sayfalık bir yazı tebliğ edildi. Bu yazı kapsamında otelde kalış sürecimizde neleri yapabileceğimiz neleri yapamayacağımız, nelerin "ultra herşey dahil" olup nelerin olmadığı konusu açıklanmıştı!!! ETS Tur görevlisine konu ile ilgili şikayetimi ilettiğimde otel halkla ilişkiler sorumlusu bayan geldi, ultra herşey dahilden ne anladığını sorduğumda Kıbrıs'ta "ultra herşey dahil" bu şekilde oluyor biz ETS turizme bilgi verdik onlar sizi eksik bilgilendirmiş dediler.
Böylece yabancı alkollü içkilerin ve havuzun ortasında bulunan barın "ultra herşey dahil" konseptine dahil olmadığını ve türk kahvesinin de otel içerisinde her yerde farklı bir muameleye tabi olduğu ve
"ultra herşey dahil" olamayabildiğini öğrendik.
Spa alanında hamama girdiğimizde hacı şakir banyo sabununun da "ultra herşey dahil" konseptine girmediği ve beher kalıbın 5 lira olduğu belli oldu :)
Otelden çıkış yapacağımız gün ise bütün bu olan bitenlere tüy dikti, bu zamana kadar gittiğimiz hiç bir tatil köyünde karşılaşmadığımız bir uygulama ile karşılaştık. Şöyleki resepsiyona gittiğimizde oda kartlarımızı teslim ettik ancak benim spa'da aldığım hacı şakir sabunlar için çıkarken ödemem gereken 10 lira demoklesin kılıcı gibi karşımıza çıktı, ödemesine ödeyeceğim ancak odayı boşalttığımız için paralarımız spa'daki dolapta :)
Mutlaka ödemelisiniz yoksa odayı kapatamam diyen resepsiyon görevlisi arkadaşa resepsiyon yöneticisi olduğunu varsaydığım diğer bir arkadaş neyse biz ödeyip kapatalım siz akşam bize ödersiniz diyerek jest yaptı. Havlu kartlarını da çıkışta teslim etmeyi unutmamam konusunda tekrar uyarıldım.
Tam herşey bitti gideceğiz, bomba patlattılar bileklerimize bir bileklik taktılar. Bu nedir dediğimde artık sadece pastane bölümünden faydalanabilirsiniz dediler. Ben akşam saat 17:00'de ayrılacağımızı o saate kadar yemek işimizin ne olacağını sorduğumda resepsiyon yöneticisi arkadaş yaratıcı bir çözüm önerisinde bulundu; sabah kahvaltısı almadığınızı söylerseniz arkadaşlar yardımcı olur!!!
Sanki dilenciyiz otele oda başı 500 lira ödememişiz de, Sosyal yardımlaşma kurumundan aldığımız bir bağış karşılığında otelde bulunuyoruz.
Bu kadar kötü bir yönetime sahip bir tesis görmedim. Bu kadar büyük bir yatırım yapıp da bu kadar kötü yönetilmesi PESSS!!
Noah's Ark Deluxe Hotel&Spa
18 - 26 Haziran 2016 yaz tatilimizi geçirmek için seçtiğimiz Nuhun Gemisi Otel ile ilgili değerlendirmelerim.
Otele girişte otel tarafından bilgilendirme amaçlı 3 sayfalık bir yazı tebliğ edildi. Bu yazı kapsamında otelde kalış sürecimizde neleri yapabileceğimiz neleri yapamayacağımız, nelerin "ultra herşey dahil" olup nelerin olmadığı konusu açıklanmıştı!!! ETS Tur görevlisine konu ile ilgili şikayetimi ilettiğimde otel halkla ilişkiler sorumlusu bayan geldi, ultra herşey dahilden ne anladığını sorduğumda Kıbrıs'ta "ultra herşey dahil" bu şekilde oluyor biz ETS turizme bilgi verdik onlar sizi eksik bilgilendirmiş dediler.
Böylece yabancı alkollü içkilerin ve havuzun ortasında bulunan barın "ultra herşey dahil" konseptine dahil olmadığını ve türk kahvesinin de otel içerisinde her yerde farklı bir muameleye tabi olduğu ve
"ultra herşey dahil" olamayabildiğini öğrendik.
Spa alanında hamama girdiğimizde hacı şakir banyo sabununun da "ultra herşey dahil" konseptine girmediği ve beher kalıbın 5 lira olduğu belli oldu :)
Otelden çıkış yapacağımız gün ise bütün bu olan bitenlere tüy dikti, bu zamana kadar gittiğimiz hiç bir tatil köyünde karşılaşmadığımız bir uygulama ile karşılaştık. Şöyleki resepsiyona gittiğimizde oda kartlarımızı teslim ettik ancak benim spa'da aldığım hacı şakir sabunlar için çıkarken ödemem gereken 10 lira demoklesin kılıcı gibi karşımıza çıktı, ödemesine ödeyeceğim ancak odayı boşalttığımız için paralarımız spa'daki dolapta :)
Mutlaka ödemelisiniz yoksa odayı kapatamam diyen resepsiyon görevlisi arkadaşa resepsiyon yöneticisi olduğunu varsaydığım diğer bir arkadaş neyse biz ödeyip kapatalım siz akşam bize ödersiniz diyerek jest yaptı. Havlu kartlarını da çıkışta teslim etmeyi unutmamam konusunda tekrar uyarıldım.
Tam herşey bitti gideceğiz, bomba patlattılar bileklerimize bir bileklik taktılar. Bu nedir dediğimde artık sadece pastane bölümünden faydalanabilirsiniz dediler. Ben akşam saat 17:00'de ayrılacağımızı o saate kadar yemek işimizin ne olacağını sorduğumda resepsiyon yöneticisi arkadaş yaratıcı bir çözüm önerisinde bulundu; sabah kahvaltısı almadığınızı söylerseniz arkadaşlar yardımcı olur!!!
Sanki dilenciyiz otele oda başı 500 lira ödememişiz de, Sosyal yardımlaşma kurumundan aldığımız bir bağış karşılığında otelde bulunuyoruz.
Bu kadar kötü bir yönetime sahip bir tesis görmedim. Bu kadar büyük bir yatırım yapıp da bu kadar kötü yönetilmesi PESSS!!
Otele girişte otel tarafından bilgilendirme amaçlı 3 sayfalık bir yazı tebliğ edildi. Bu yazı kapsamında otelde kalış sürecimizde neleri yapabileceğimiz neleri yapamayacağımız, nelerin "ultra herşey dahil" olup nelerin olmadığı konusu açıklanmıştı!!! ETS Tur görevlisine konu ile ilgili şikayetimi ilettiğimde otel halkla ilişkiler sorumlusu bayan geldi, ultra herşey dahilden ne anladığını sorduğumda Kıbrıs'ta "ultra herşey dahil" bu şekilde oluyor biz ETS turizme bilgi verdik onlar sizi eksik bilgilendirmiş dediler.
Böylece yabancı alkollü içkilerin ve havuzun ortasında bulunan barın "ultra herşey dahil" konseptine dahil olmadığını ve türk kahvesinin de otel içerisinde her yerde farklı bir muameleye tabi olduğu ve
"ultra herşey dahil" olamayabildiğini öğrendik.
Spa alanında hamama girdiğimizde hacı şakir banyo sabununun da "ultra herşey dahil" konseptine girmediği ve beher kalıbın 5 lira olduğu belli oldu :)
Otelden çıkış yapacağımız gün ise bütün bu olan bitenlere tüy dikti, bu zamana kadar gittiğimiz hiç bir tatil köyünde karşılaşmadığımız bir uygulama ile karşılaştık. Şöyleki resepsiyona gittiğimizde oda kartlarımızı teslim ettik ancak benim spa'da aldığım hacı şakir sabunlar için çıkarken ödemem gereken 10 lira demoklesin kılıcı gibi karşımıza çıktı, ödemesine ödeyeceğim ancak odayı boşalttığımız için paralarımız spa'daki dolapta :)
Mutlaka ödemelisiniz yoksa odayı kapatamam diyen resepsiyon görevlisi arkadaşa resepsiyon yöneticisi olduğunu varsaydığım diğer bir arkadaş neyse biz ödeyip kapatalım siz akşam bize ödersiniz diyerek jest yaptı. Havlu kartlarını da çıkışta teslim etmeyi unutmamam konusunda tekrar uyarıldım.
Tam herşey bitti gideceğiz, bomba patlattılar bileklerimize bir bileklik taktılar. Bu nedir dediğimde artık sadece pastane bölümünden faydalanabilirsiniz dediler. Ben akşam saat 17:00'de ayrılacağımızı o saate kadar yemek işimizin ne olacağını sorduğumda resepsiyon yöneticisi arkadaş yaratıcı bir çözüm önerisinde bulundu; sabah kahvaltısı almadığınızı söylerseniz arkadaşlar yardımcı olur!!!
Sanki dilenciyiz otele oda başı 500 lira ödememişiz de, Sosyal yardımlaşma kurumundan aldığımız bir bağış karşılığında otelde bulunuyoruz.
Bu kadar kötü bir yönetime sahip bir tesis görmedim. Bu kadar büyük bir yatırım yapıp da bu kadar kötü yönetilmesi PESSS!!
3 Mart 2016 Perşembe
Amsterdam ve Brugge gezisi
13 - 18 Şubat tarihleri arasında yaptığımız Amsterdam ve Brugge gezisi. 13 Şubat'ta Sabiha Gökçen Havalimanından Pegasus Havayolları ile Amsterdam yolculuğumuza yaklaşık 1 saat civarında uçakta bekleyerek yaptığımız rötar ile hareket ettik. Hollanda saati ile 15:00 civarında indik. Schippol havalimanından bindiğimiz otobüsle şehir merkezindeki NH Amsterdam Centre Hotel e ulaştık. Oteldeki check-in işlemlerimiz tamamladık. Otel rezervasyon ve ödemesini yaptığım Travel Republic internet sitesi işini iyi yapmış ki herhangi bir sorun yaşamadık. İlk kez kullandığım bu sitenin avantajı otel ödemesinin 1 Pound'luk kısmını yaparak otele gireceğimiz tarihe 10 gün kalana kadar garantili rezervasyon yapılabilmesiydi.
Otel şehir merkezinde olduğu için her yere ulaşım çok kolay oldu. Amsterdam bizim ziyaret ettiğimiz tarihler için doğru bir gezi destinasyonu değilmiş çünkü hava bizim standartlarımıza göre soğuktan daha soğuktu :) Gerçi orada yaşayan insanlar için bu soğuk hiç sorun değil, şehirde ciddi bir bisiklet kullanımı var ve gözlemlediğim kadınlar mini eteklerle ince çoraplarla bisiklete biniyorlardı.
Amsterdam kısa bir gezi için iyi bir şehir. Gezilecek yerleri ucuza getirmek adına iamsterdam adı verilen şehir gezi kartından alınması mantıklı. Biz 2 günlük bir kart aldık ve beher kart için 65 Euro ödedik. Bu kart ile şehir içi ulaşım, başlıca müze gezileri, kanal turu, hayvanat bahçesi ve micropia adında ki mikrop müzesini gezdik. Böylece ödediğimiz parayı aldığımız hizmetlerle fazlası ile çıkardık.
1 gün için Brugge'a gittik, yaklaşık 3 saatlik bir mesafe otoyoldan gidiliyor. Yolda giderken çok fazla manzara yok ancak Hollanda'nın yüzölçümü konusunda fikir sahibi olmanız açısından yararlı. Brugge'de Amsterdam gibi kanalları olan bir şehir, orada da bir kanal turu yaparak şehir meydanını gedik. Biralarıyla meşhur olduğundan bir barı ziyaret ettik. Çikolata üreticileri ve satış yerleri var, Ülker'in sahibi olduğu Godiva piyasadaki en dominant firma. Lokal olduğunu düşündüğümüz bir restauranda öğle yemeğimizi hallettik. Akşam vakitlice döndük.
Amsterdam için söyleyebileceğim şeyler, fiyatlar bize göre pahalı. Deniz kabukluları ile hazırladıkları yemekleri güzel. ve lezzetli. Dünya mutfağından her türlü yemeği bulmak mümkün. Biraları çok çeşitli. Halkı kibar ve turiste alışkın. Şehir turist kaynıyor ve şehrin her yerinde esrar içmek serbest, Cafe Shop adı verilen bar tarzı yerlerde esrar ve space cake adını verdikleri esrarlı kekler satılıyor. :) Polis kimseye hiç bir şekilde karışmıyor. Genelevler şehrin her yerine yayılmış, genel olarak Red Light bölgesinde yer alıyorlar. Sex showları ve striptiz showlar yapılan bir çok yer var.
Özetle şehri turistik yapabilmek adına her şey serbest bırakılmış, böylece şehir turizmi canlandırılmış. Bu serbestlik olmasaydı bu kadar turist alması bence mümkün değil. Şehir gördüğüm Alman şehirlerinden daha farklı değil, müzeleri bir Louvre yada British Museum değil.
Bir defaya mahsus görülmesinde ve gezilmesi iyi olabilecek şehirler. Gidecek olanlara tavsiyem sıcak zamanlarda gitmeleridir.
Otel şehir merkezinde olduğu için her yere ulaşım çok kolay oldu. Amsterdam bizim ziyaret ettiğimiz tarihler için doğru bir gezi destinasyonu değilmiş çünkü hava bizim standartlarımıza göre soğuktan daha soğuktu :) Gerçi orada yaşayan insanlar için bu soğuk hiç sorun değil, şehirde ciddi bir bisiklet kullanımı var ve gözlemlediğim kadınlar mini eteklerle ince çoraplarla bisiklete biniyorlardı.
Amsterdam kısa bir gezi için iyi bir şehir. Gezilecek yerleri ucuza getirmek adına iamsterdam adı verilen şehir gezi kartından alınması mantıklı. Biz 2 günlük bir kart aldık ve beher kart için 65 Euro ödedik. Bu kart ile şehir içi ulaşım, başlıca müze gezileri, kanal turu, hayvanat bahçesi ve micropia adında ki mikrop müzesini gezdik. Böylece ödediğimiz parayı aldığımız hizmetlerle fazlası ile çıkardık.
1 gün için Brugge'a gittik, yaklaşık 3 saatlik bir mesafe otoyoldan gidiliyor. Yolda giderken çok fazla manzara yok ancak Hollanda'nın yüzölçümü konusunda fikir sahibi olmanız açısından yararlı. Brugge'de Amsterdam gibi kanalları olan bir şehir, orada da bir kanal turu yaparak şehir meydanını gedik. Biralarıyla meşhur olduğundan bir barı ziyaret ettik. Çikolata üreticileri ve satış yerleri var, Ülker'in sahibi olduğu Godiva piyasadaki en dominant firma. Lokal olduğunu düşündüğümüz bir restauranda öğle yemeğimizi hallettik. Akşam vakitlice döndük.
Amsterdam için söyleyebileceğim şeyler, fiyatlar bize göre pahalı. Deniz kabukluları ile hazırladıkları yemekleri güzel. ve lezzetli. Dünya mutfağından her türlü yemeği bulmak mümkün. Biraları çok çeşitli. Halkı kibar ve turiste alışkın. Şehir turist kaynıyor ve şehrin her yerinde esrar içmek serbest, Cafe Shop adı verilen bar tarzı yerlerde esrar ve space cake adını verdikleri esrarlı kekler satılıyor. :) Polis kimseye hiç bir şekilde karışmıyor. Genelevler şehrin her yerine yayılmış, genel olarak Red Light bölgesinde yer alıyorlar. Sex showları ve striptiz showlar yapılan bir çok yer var.
Özetle şehri turistik yapabilmek adına her şey serbest bırakılmış, böylece şehir turizmi canlandırılmış. Bu serbestlik olmasaydı bu kadar turist alması bence mümkün değil. Şehir gördüğüm Alman şehirlerinden daha farklı değil, müzeleri bir Louvre yada British Museum değil.
Bir defaya mahsus görülmesinde ve gezilmesi iyi olabilecek şehirler. Gidecek olanlara tavsiyem sıcak zamanlarda gitmeleridir.
3 Şubat 2016 Çarşamba
Benchmarks
ABD toplam GSYH 17,4 trilyon dolar, Türkiye'nin GSYH'dan 18 kez daha büyük. ABD'de ki en büyük şirketlerin piyasa değerlerine baktığımızda ilk 5 sıradaki şirketler şöyle;
1 Alphabet (Google) $570 milyar
2 Apple $539 milyar
3 Microsoft $435 milyar
4 Exxon $324 milyar
5 Berkshire Hathaway $320 Milyar
Teknoloji (hayal) satan en büyük 3 şirketin piyasa değeri $1,5 trilyon ile toplam ABD GSYH tutarının %10 unu temsil ediyor.
Bu 3 şirketin piyasa değeri Türkiye'nin toplam GSYH'sının yarısına karşılık geliyor.
Bu koşullar değişmediği müddetçe aradaki farkın kapanması mümkün değil. Her zaman onlar öncü biz takipçi olacağız :(