Almanyaları gezdik geldik, artık yaşadıklarımızı ve gördüklerimizi yazıya dökebiliriz. 7 Nisan sabahı saat 05:00 de uyanıp, Almanya'ya götürmek üzere kayınvalde tarafından hazırlanan dolmaları dondurucudan alıp bavula yerleştirdiğimizde evden çıkmak üzere hazır hale geldik. Taksi durağından çağırdığımız taksi evi bulamayıp bizim sokağı geçti ve geriye gelemedi çünkü başka müşteri almış :) Durağı tekrararadığımda durumu izah etti ve yeni bir aracın bizi almak üzere yola çıktığını bildirdi. Şoförümüz karadenizli bir arkadaş sabah sabah cıvıl cıvıldı, o kadar çok konuştuki dış hatlar gidiş yerine iç hatlar gidişe gitti ve oradan tekrar çıkıp yeniden Dış Hatlar gidişe geçmemiz gerekti..Buradan alınacak mesaj şudur uçuş saatinden en az 3 saat önce evden çıkmak iyidir ki bizim ev normal koşullarda havaalanına 15 dakika..Online check-in yaptığım için gittiğimizde işlemleri çabucak bitirdik, bu arada bir önceki Lodra dönüşümüzde başıma gelen koltuk arası darlığı sorununu aşmak için acil çıkışta bulunan koltukları aldık.. Uçuş saati 08:20 idi ve bayağı bir zaman kalmıştı, bizde gidip wings lounge'da güzel bir kahvaltı yaptık..Uçuş normal süresi içerisinde gerçekleşti ve öngörülen sürede Stutgart havalimanına indik, pasaport kontrol noktasına geldiğimizde 4 tane gişe olduğunu ve 2'sinin Avrupa Birliği ülkelerinin vatandaşlarına diğer ikisinin ise "Diğer" lerine ayrıldığını üzülerek gördüm. Üzülerek gördüm çünkü uçağın neredeyse tamamına yakını Türk vatandaşı ve hepimiz aynı kuyruktayız. Bu arada bir parantez açıp şunu söylemek isterim; bu Türk'lerin hepsi ya orada doğmuş yada uzun yıllardır Almanya'da yaşıyorlar ama Türk pasaportu taşıyorlar. Muhtemelen kendilerince duygusal bir takım sebepleri var, sanki Alman vatandaşlığına geçerlerse Türkiye'ye ihanet etmiş gibi olacaklarını düşünüyorlar yada Türklük bağlarının kopacağını düşünüyorlar, bilemiyorum ama benin fikrim hepsinin yaşadıkları ülkenin vatandaşlığını alması gerek ülkemiz için ve gerekse de kendileri için iyi olur.Böylece Almanya'da seçme ve seçilme, oy verme hakkını elde ederler ki bu da siyasal bir güç olma anlamında önemlidir. Herneyse kuyrukta bekliyoruz önümüzde çok kişi var ve birden gişelerden birisi kapandı, gişede çalışan polis problemli olduğunu düşündüğü bir şahısla birlikte uzaklaştı.Kaldık mı tek gişeye, beklemeye devam ediyoruz bu arada insanlar söyleniyor, ayrımcılıktan söz ediliyor, madem bu tür bir sorgu sual yapılacak neden İstanbul'dan vize aldık deniliyor. Bu kişilerden birisi de sıradaki bir gençten yadım istedi Alman polise derdini anlatmak için, bizim genç çat pat Türkçe konuşabiliyordu ancak adamın hoca olduğunu ve camide çalışmak için geldiğini anlattı. Sıra bize geldiğinde Didem pasaport polisi ile muhattap oldu, ben hiç konuşmamayı tercih ettim :) ingilizce olarak geçen konuşmada ne amaçla Almanya'ya geldiğimiz tekrar sorgulandı ve pasaportlar kaşelendi. Alman devletinin Türk vatandaşlarına karşı davranışlarında bir olumsuzluk sezinlemedim dersem yalan olur. Bagajlarımız aldık ve çıkış kapısına doğru ilerledik, kapıdaki üstündeki üniformadan görevli olduğu belli olan şahıs elimizdeki duty free çantasını görmek istedi bizde gösterdik. Bavullarda herhangi bir şey varmı diye sordu yok dedik :) Almanya'ya kişi başı 1 karton sigara sokabiliyorsunuz, çünkü orada Marlboro sigaranın paketi 10 Euro gibi bir şey, gümrüksüz sahada ise kartonu 50 Euro biz ise İstanbul'daki duty free'den kartonu 24 Euro'ya aldık.Fiyat farkına bakın.. Neyse çıktık ve bizi bekleyen Didem'in Almanya'da yaşayan amcası ile buluştuk, onun arabası ile şehir merkezine indik. Orada bir kahve içip biraz gezmek istiyorduk, önümüze bir pazar yeri çıktı ilginç bitki ve çiçekler dikkatimizi çekince pazara daldık. Meyve sebze fiyatları bize kıyasla biraz yüksek, değişik ürünler vardı, küçük rakı şişesi gibi şişeler içinde satılan bir içecek aldım Şnaps diyorlar, değişik esansları olan bir likör alkol oranı yüksek, kadına ödemek için €500 uzattığımda kadın afalladı ve kapitalistmisin filan gibi Almanca bir şeyler söyledi, amca bunun bir tür şakayla karışık hakaret olduğunu söylediyse de epey güldük. Büyük küpürler pek kullanılmıyor, parayı bozdurmak sorun olabiliyor bilginize..Sonrasında kahveler içildi, yol müzisyenleri dinlenildi, savaş karşıtlarını yaptığı bir gösteri yürüyüşü vardı ona bile katıldık kısa bir süre, benim için bir tecrübe oldu hayatımda hiç bir protestoya katılmadığım düşünüldüğünde.
Akşam şnapsları içtik uyuduk..
Sürecek...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder