Günlük hayatımızın olağan akışından uzaklaştığı noktalarda, kayda değer bulunan ışıltıların zihnimdeki yansımaları, bir günlük değil eksikleriyle akılda kalanlar.
8 Kasım 2016 Salı
Cryonics - Hibernation
Cryonics: Ölen bir insanın vücudunun hemen dondurulması suretiyle saklanması prosedürü
Sözlük anlamı insanların bilinmeyen bir gelecekte çözülmek üzere dondurulması olan
“cryonics” terim ilk olarak 1965 yılında kullanıldı. Ancak ilk kez Neil R. Jones 1930’larda yazdığı bir romanda insanların dondurulmasından söz ediyordu.
Dünyada dondurulan ilk kişi 73 yaşında akciğer kanserinden ölen Amerikalı psikolog James Bedford’dı. 1967’den beri donmuş bir şekilde çözüleceği günü bekliyor.
Dondurma işlemi nasıl yapılmaktadır?
Ölü beden önce buz kalıplarıyla soğutuluyor ve göğüs kafesi açılarak vücuttaki kan damarlardan çekiliyor. Yerine -50 derecede gliserol enjekte ediliyor. Vücuda yayılımı sağlanan solüsyon vücut ısısının da eksi 50 dereceye düşmesini sağlıyor. Hücre çevresindeki yağların buzdolabında kalmış birkaç günlük yağlar gibi buruşmaması için de hasta içi sıvı nitrojen dolu büyük metal silindirler içerisinde, -196 derecede korunuyor.
İnsan bedeni, önlem alınmadan dondurulursa buz kristalleri hücrelerin çevresini sarıyor ve su kaybına sebep oluyor. Gerilen hücre zarı yırtılıyor ve hücre parçalanıyor. İşte bunu engellemek için gliserol gibi donmayan kimyasallar kullanılıyor.
• En büyük cryonics şirketi ABD’li Alcor Life Extension Foundation. Onu American Cryonics Society, Cryonics Institute ve Trans Time takip ediyor. Bu şirketlerde dondurulmuş olarak bir gün diriltilmeyi bekleyen toplam 230 “hasta” bulunuyor. Öldüğünde dondurulmak üzere anlaşmaya imza atmış insan sayısı ise 1000’i geçmiş durumda.
• Sadece Alcor’da; 111 insan nitrojen dolu silindirlerin içinde bekliyor. Bunlardan 76’sı sadece kafasını dondurtan kişiler. Geriye kalan 35’i ise tüm vücudunu dondurtanlar. Ayrıca ölmesi durumunda dondurulmak üzere Alcor’la anlaşma yapmış olan 974 cryonics adayı bulunmakta. Bunların yanında 33 tane evcil hayvan dondurulmuş durumdadır. Fakat onlar sahiplerine göre daha şanslılar. Hayvanlar 60 dakika süren klinik uyutma yöntemiyle ölü durumuna geçiyorlar. Beyin oksijensizlikten hasar almaya başlamadığı için dirilme konusunda en şanslı olan onlar.
Hatta cryonicsi kurgu olmaktan çıkarabilecek bir deney yapılmış durumda. Dr. Paul Segal’in 1992’de American Cryonics Society’nin sponsorluğunda California Oniversitesi’nde yaptığı şu meşhur deneyden söz ediyorum. Dr. Segal beagle cinsi sevimli köpeği Miles’ı dondurup tekrar diriltmeyi başarmış ve bu deney cryonicsist bilim insanları için o günden beri büyük bir ispat olarak sayılıyor. Miles kanı çekildikten sonra doldurularak öldürülmüş, 70 dakikalık klinik ölümün ardından kanı tekrar damarlarına enjekte edilerek oda sıcaklığına geri getirilmişti. Üç buçuk yaşındaki köpek hayata geri döndüğünde tüm karakteristik özelliklerini olduğu gibi taşıyordu, alışkanlıkları ve huyları değişmemişti. Bu, dondurulan insanların bir gün yeniden canlandırıldığında hafızalarının yerinde olacağına ispat olarak gösteriliyor.
Türkiye’den ise 16 kişi ölümü durumunda dondurulmak üzere bu şirketlerden biriyle anlaşmış durumda. Bunlardan birisi Çerkez Ethem’in yeğeni olan Güner Kuban, yapılan röportajda ise şu sözleri sarfediyor:
“Ben diğer insanlar gibi yaşamaya çok meraklı olduğumdan, hayatımı sürdürmek istediğimden dolayı imzalamadım bu anlaşmayı.
Tek istediğim kısa bir süreliğine de olsa gelecekte dünyanın nasıl olduğunu görebilmek. İleri teknolojinin gelişimini, ışınlanmanın, zaman makinesinin icat edildiğini, insanların beyin kapasitelerinin yüzde 100’ünü kullanmaya başladıklarını, diğer güneş sistemlerinin keşfedildiğini görmek istiyorum. 80 yıl içerisinde, dondurulan insanların yeniden hayata döndürülebileceğine inanıyorum çünkü nano teknoloji inanılmaz ilerliyor. Hatta istediğiniz yaşta uyanabileceksiniz. Ben 17 yaşımda uyanmak istiyorum. 50 yılda bir, birkaç haftalığına uyansam yeter bana.”
Dünyada ilk canlı olarak dondurulacak kişi olmayı hedeflediğini söyleyen Kuban, “Artık yaşam sevinçlerim azalmaya baş-ladı. Yaşlılığın tuzağına düşmek istemiyorum. İnsanlar ruhlarıyla beraber yaşlanıyorlar ama benim ruhum hâlâ 17 yaşında. Biraz daha yaşarsam zaten gençleri kıskanmaktan öleceğim. O nedenle işlerim bitince bunlardan biri Çerkez Ethem’in hayatını yazdığım kitap elden ayaktan düşmeden Kolombiya’ya gidip ötenazi yaptıracağım. Ardından da dondurulacağım.” diyor.
Kişisel kanaatim bu işlemin hali hazırda başarılı sonuçlarının alındığı ve fakat insanların bilgisine sunulmadığı yönündedir. Bu işlemin başarılı olması insanlığın uzaya gidişi ve orada koloni kurabilmesi için mutlak bir ön koşuldur. İnsanların başka bir dünyada yaşam kurmaları an meselesidir. Bu kurulacak yeni dünyanın insanlığın geleceği için bir roket etkisi yapması muhtemeldir çünkü oraya gidecek öncüler dünyamızda bulunan en zekiler olacaktır. İlk insanların dünyaya geldiğindeki gibi bir başlangıç, hızlı bir gelişme gösterememiştir. Gerekçe olarak öncülerin yetersiz donanıma sahip olarak bu transferi gerçekleştirdikleri düşünülebilir!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder