İL | PLAKA NO |
Adana | 1 |
Adıyaman | 2 |
Afyon | 3 |
Ağrı | 4 |
Günlük hayatımızın olağan akışından uzaklaştığı noktalarda, kayda değer bulunan ışıltıların zihnimdeki yansımaları, bir günlük değil eksikleriyle akılda kalanlar.
24 Şubat 2012 Cuma
23 Şubat 2012 Perşembe
Bir fıkra
İngiliz gazeteci, Sina
Dağı'nda karşılaştığı bir Bedevi'ye
sorar:
"Sence lider
kimdir?"
Bedevi;
"Bir tanım yapmak
yerine, bir öykü ile sorunuza cevap verebilir miyim?"
der.
Gazeteci; "Elbette,
anlat öykünü" diye yanıtlar.
Bedevi
anlatır;
"Benim gibi bir
Bedevi, devesinin üstünde ve kızgın güneşin altında,
Sina Çölü'nde yol almaktadır.
Birden ufuk çizgisi
kararır, gökyüzünde nadiren tek tük görülen kuşlar,
bu kez toplu halde, karanlığın aksi istikametine doğru,
telaşla kanat çırpmaktadır.
Çölün mutlak
sessizliği, daha da yoğunlaşır sanki. Deneyimli Bedevi;
bu alametlerin, şiddetli bir kum fırtınasının haberc
isi olduğunu hemen anlar.
Devesini çökertir,
üstünden iner. Heybeden aldığı sağlam bir kazığı,
kızgın kumlara çakar ve devesini sıkıca bu kazığa
bağlar.
Sonra yine heybelerden,
katlanmış parçalar halinde çıkardığı küçük
çadırın alelacele kurup, içine girer ve kapı
örtüsünü her iliğinden düğümler.
Son düğümü henüz
atmıştır ki; fırtına bulundukları bölgeye ulaşır.
Küçük çadır
havalanacakmış gibi sallanmakta, rüzgarın oluşturduğu
kum sağnağı, neredeyse delip geçecek bir hızda, çadır
yüzeyine çarpmaktadır.
Her kum tanesinin,
boyları küçük fakat verdikleri acı büyük oklar gibi
bedenine saplandığı deve, dile gelir:
'Efendi, canım çok
acıyor. Hiç olmazsa başımı çadıra sokmama izin verir
misin?' der.
Dışarıda olmanın ne
kadar zor olduğunu iyi bilen Bedevi, zavallı devenin bu
dileğini kabul eder ve
'Peki, başını
çadıra sokabilirsin.' diyerek, kapıyı bağlayan
düğümleri boşaltır.
Durmak bir yana, fırtına
giderek daha da g emi azıya almaktadır. Deve, sahibine
tekrar yalvarır;
'Efendi, derimin en
ince olduğu yer boynumdur ve şu an çok acıyor. İzin
ver, boynumu da çadıra sokayım.'
Biraz ikirciklenmeyle, bu
isteğe de 'Peki' der Bedevi.
Fırtına, sanki sonsuza
dek sürecek gibidir. Deve bu kez, ilk ikisinden daha
acıklı bir sesle yalvarır;
'Efendi, ne olur,
hörgücümü de çadıra sokmama izin ver..'
Bedevi bu son isteği de
kerhen kabul eder. Ancak, hörgücün de içeri girmesiyle,
küçücük çadırda, artık kımıldayacak yer
kalmamıştır.
Bu duruma, Bedevi'den
önce, deve tepki gösterir;
'Efendi, bu çadır
ikimize dar geliyor. Sen dışarı çıkıp, başının
çaresine baksan.'
'Lider kimdir?'
demiştiniz; bu hikayeyi mesnet alarak cevap
vereyim;
Lider; devenin başını
dahi, çadıra sokmasına izin vermeyen
insandır."
Dağı'nda karşılaştığı bir Bedevi'ye
sorar:
"Sence lider
kimdir?"
Bedevi;
"Bir tanım yapmak
yerine, bir öykü ile sorunuza cevap verebilir miyim?"
der.
Gazeteci; "Elbette,
anlat öykünü" diye yanıtlar.
Bedevi
anlatır;
"Benim gibi bir
Bedevi, devesinin üstünde ve kızgın güneşin altında,
Sina Çölü'nde yol almaktadır.
Birden ufuk çizgisi
kararır, gökyüzünde nadiren tek tük görülen kuşlar,
bu kez toplu halde, karanlığın aksi istikametine doğru,
telaşla kanat çırpmaktadır.
Çölün mutlak
sessizliği, daha da yoğunlaşır sanki. Deneyimli Bedevi;
bu alametlerin, şiddetli bir kum fırtınasının haberc
isi olduğunu hemen anlar.
Devesini çökertir,
üstünden iner. Heybeden aldığı sağlam bir kazığı,
kızgın kumlara çakar ve devesini sıkıca bu kazığa
bağlar.
Sonra yine heybelerden,
katlanmış parçalar halinde çıkardığı küçük
çadırın alelacele kurup, içine girer ve kapı
örtüsünü her iliğinden düğümler.
Son düğümü henüz
atmıştır ki; fırtına bulundukları bölgeye ulaşır.
Küçük çadır
havalanacakmış gibi sallanmakta, rüzgarın oluşturduğu
kum sağnağı, neredeyse delip geçecek bir hızda, çadır
yüzeyine çarpmaktadır.
Her kum tanesinin,
boyları küçük fakat verdikleri acı büyük oklar gibi
bedenine saplandığı deve, dile gelir:
'Efendi, canım çok
acıyor. Hiç olmazsa başımı çadıra sokmama izin verir
misin?' der.
Dışarıda olmanın ne
kadar zor olduğunu iyi bilen Bedevi, zavallı devenin bu
dileğini kabul eder ve
'Peki, başını
çadıra sokabilirsin.' diyerek, kapıyı bağlayan
düğümleri boşaltır.
Durmak bir yana, fırtına
giderek daha da g emi azıya almaktadır. Deve, sahibine
tekrar yalvarır;
'Efendi, derimin en
ince olduğu yer boynumdur ve şu an çok acıyor. İzin
ver, boynumu da çadıra sokayım.'
Biraz ikirciklenmeyle, bu
isteğe de 'Peki' der Bedevi.
Fırtına, sanki sonsuza
dek sürecek gibidir. Deve bu kez, ilk ikisinden daha
acıklı bir sesle yalvarır;
'Efendi, ne olur,
hörgücümü de çadıra sokmama izin ver..'
Bedevi bu son isteği de
kerhen kabul eder. Ancak, hörgücün de içeri girmesiyle,
küçücük çadırda, artık kımıldayacak yer
kalmamıştır.
Bu duruma, Bedevi'den
önce, deve tepki gösterir;
'Efendi, bu çadır
ikimize dar geliyor. Sen dışarı çıkıp, başının
çaresine baksan.'
'Lider kimdir?'
demiştiniz; bu hikayeyi mesnet alarak cevap
vereyim;
Lider; devenin başını
dahi, çadıra sokmasına izin vermeyen
insandır."
21 Şubat 2012 Salı
Uluslararası Telefon Kodları
Ülke Adı Alan Kodu
ABD 1
ABD ( ALASKA ) 1907
ABD ( HAVAI ) 1808
AFGANISTAN 93
ALMANYA 49
20 Şubat 2012 Pazartesi
00359877856527 Dikkat!!!
Yukarıdaki numara ve benzer numaralardan sık sık cevapsız çağrı alıyorum. Bu ülke kodu Bulgaristan'a aitmiş. Web'de biraz araştırdığımda bu ülkeden gelen aramaların (tabii Bulgaristan'da eşiniz dostunuz akrabanız yoksa) bir takım kadınlar kullanılarak, sizi kandırmaya ve bir şekilde dolandırmaya çalışıyorlarmış.
Acizane tavsiyem, hiç bir şekilde sizi arayıp çaldıran herhangi bir numarayı geri aramayın. Böylece kimseye sizi kandırma şansı vermemiş olursunuz. Zaten insanın kandırılması tarih boyunca hep zaafları üzerinden olmuştur. Tüm insanların bir takım zaafları vardır. Maalesef ülkemizde erkeklerde kadınlara yönelik güçlü bir zaaf sözkonusudur. Bu zaafı bilen çeşitli ülkelerden kadınlar, Türk erkekleri ile kontak kurarak gerek telefonda ve gerekse internet dating ( randevulaşma) sitelerinden, bazende evlilik sitelerinden ülkemizin saf ve azgın ve biraz da hülyalı (yani ham hayaller peşinde koşmayı seven) erkeklerini kandırıyorlar.
Acizane tavsiyem, hiç bir şekilde sizi arayıp çaldıran herhangi bir numarayı geri aramayın. Böylece kimseye sizi kandırma şansı vermemiş olursunuz. Zaten insanın kandırılması tarih boyunca hep zaafları üzerinden olmuştur. Tüm insanların bir takım zaafları vardır. Maalesef ülkemizde erkeklerde kadınlara yönelik güçlü bir zaaf sözkonusudur. Bu zaafı bilen çeşitli ülkelerden kadınlar, Türk erkekleri ile kontak kurarak gerek telefonda ve gerekse internet dating ( randevulaşma) sitelerinden, bazende evlilik sitelerinden ülkemizin saf ve azgın ve biraz da hülyalı (yani ham hayaller peşinde koşmayı seven) erkeklerini kandırıyorlar.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)