Pehlivanlar cümle libastan soyunmuş, üryan
idiler,
herbiri aşikâr etmişti zamirin.
Gök kubbe sıcaktı ve kan kokuyordu,
encam tavı gelmiş demirin.
idiler,
herbiri aşikâr etmişti zamirin.
Gök kubbe sıcaktı ve kan kokuyordu,
encam tavı gelmiş demirin.
Vadenin irişip çattığını bildiler,
kavaklar titreşip yere eğildiler,
ve çınar ağaçları
gördüler haykıraraktan,
göklerinin yılan ölüleri gibi
koptuğunu topraktan.
Pehlivanlar cümle libastan soyunmuş, üryan
idiler.
Kızıl kanatlı kuşlar kayalarda
hazırdı atlamaya.
Vadenin irişip çattığını bildiler,
kabardı, köpüklendi dalgalar,
başladılar çatlamaya.
Gök kubbe sıcaktı ve kan kokuyordu,
ve rûzigâr
yükseldi ağır ağır, çoğaldı git gide
birikti, birikti ve ânı-vahitte
kavaklar titreşip yere eğildiler,
ve çınar ağaçları
gördüler haykıraraktan,
göklerinin yılan ölüleri gibi
koptuğunu topraktan.
Pehlivanlar cümle libastan soyunmuş, üryan
idiler.
Kızıl kanatlı kuşlar kayalarda
hazırdı atlamaya.
Vadenin irişip çattığını bildiler,
kabardı, köpüklendi dalgalar,
başladılar çatlamaya.
Gök kubbe sıcaktı ve kan kokuyordu,
ve rûzigâr
yükseldi ağır ağır, çoğaldı git gide
birikti, birikti ve ânı-vahitte
"Ah edildi derinden
yer oynadı yerinden,"
yıkıldı köprüler kemerlerinden,
yazılı taşlar kapandı yüzükoyun.
Bu dem kıyamet demidir,
bu, buhara inkılâbıdır kaynayan suyun
yer oynadı yerinden,"
yıkıldı köprüler kemerlerinden,
yazılı taşlar kapandı yüzükoyun.
Bu dem kıyamet demidir,
bu, buhara inkılâbıdır kaynayan suyun
Tebahhur : Buharlaşma, buhar olma
Libas: Giysi
Üryan: Çıplak
Zamir: İçyüz, iç
Encam : Son, işin sonu
Anı Vahit: Birlik anı
İnkılap: dönüşüm